A password will be e-mailed to you.

 

 On sekiz yıl uzun bir süre. 1997 yazında ilk sezonum için Ziyaret Tepe’ye giderken çocuklarımdan biri üç diğeri de bir yaşındaydı. 2014’teki son sezonuma geldiğimdeyse kızım üniversite üçüncü sınıfta, oğlumsa birinci sınıftaydı. Yüzlerce meslektaşımız ve işçi, bu proje üzerinde on binlerce saat çalıştı. Türkiye’nin güneydoğusunda geçirdiğimiz o uzun, sıcak, tozlu günlerden, çok sayıda akademik makale, yüzlerce sunum, birkaç doktora ve yüksek lisans tezi, hatta birkaç tane de evlilik doğdu. Bütün bu emek sonucunda ne öğrendiğimizin sorulmasından daha doğal bir şey yok.

TEKFEN iletişim müdürü Dori Kiss Kalafat, John_MacGinnis ve Kemalettin Köroğlu

Askerlerin şehrin cümlekapısında nerelerde nöbet tuttuğunu, zar attığını, soğuk kış akşamlarında nasıl ısındıklarını biliyoruz. Tarım mahsulüyle dolu at arabaları, şehre giden taş eşikte tekerlek izlerini; kesim için şehre getirilen hayvan sürüleri de kemiklerini bize bıraktı. Sıradan halkın etin iyi yerlerini yiyemediğini, en iyi evlerde yaşayamadığını ya da en iyi seramik kap kacağa sahip olamadığını biliyoruz. Ölülerini, evlerinin zeminlerinin altına kazdıkları basit çukur mezarlara, boncuktan kolyeler ve belki de içinde yiyecek içecek olan çömlek kaplarla beraber gömdüklerini de biliyoruz. Burada yaşayanların hepsinin Asurlu olmadığını biliyoruz; bazıları, yazılı yerel dilleri kayıt altına alınmamış ülkelerden gelen yabancılardı. Belki de Tuşhan civarındaki bereketli tarlaları sürmesi ve kentin ambarlarını doldurması için, savaş ganimeti olarak yerlerinden edilip bölgeye getirilen, sürgünlerdi.

On sekiz yıl gerçekten kısa bir süre

On sekiz yıl, aynı zamanda çok kısa bir süre. Bu eski şehre dair, cevapladığımız sorulardan daha çok sayıda, cevaplanmamış olanları var. Tuşhan’da pazarlar, bostanlar, parklar var mıydı? Eğer var idilerse, neredeydiler? Şehirde bir tapınak olması gerektiğini biliyoruz; hatta bu tapınağın Ninova’nın İştar tanrıçasına adanmış olabileceğini de düşünüyoruz; ama yine de tam bir sonuca ulaşmış değiliz. Burada yaşayanlar, çanak çömleklerini nerede yapıyordu? Sürülere kim bakıyordu?

Metinlerden, Geç Asur dönemindeki Tuşhan’ın, adına Tuşhum denilen daha önceki Asur şehri üzerine kurulduğunu anlıyoruz; ama bu Orta Asur şehri, büyük ölçüde, keşfedilmemiş durumda. Hatta yüksek höyüğün bundan çok daha önce mesken tutulduğunu biliyoruz. Ziyaret Tepe’nin bu dönemleri hakkındaki bilgimiz ancak birkaç sonar taraması ile sınırlı. 22 metre yükseklikteki muazzam bir höyüğün sadece en tepesindeki birkaç metreyi kazmış durumdayız. Bir defasında, bütün sit alanının kazısını bizim hızımızda gerçekleştirmenin ne kadar süreceğini hesaplamıştım kabaca. Tam sayıyı hatırlamıyorum ama bir yüzyılı kesin geçiyordu. On sekiz yıl gerçekten de kısa bir süre!

Arkeoloji çoğu parçası eksik bir yapboz

Yine de memnuniyet duyabileceğimizi düşünüyorum; çünkü iyi bir başlangıç yaptık. Şimdilik kazı bitmiş olsa bile, düzenlenip analiz edilecek devasa bir veri yığını bizi bekliyor. Çok sayıda ciltten oluşan nihai rapor hazırlanıyor. Bilimsel çalışmalarsa, arkeolog, uzman ve öğrencilerin, saha ekibi tarafından büyük emekle toplanan devasa materyal arşivine gömüldükleri, dünyanın dört bir yanındaki laboratuvar ve ofislerde devam edecek. Hala yapılacak çok keşif var elbette; her ne kadar çoğu bu kitapta anlattıklarımızdan daha renksiz ve heyecansız olsa da.

Birinci sınıf öğrencilerime genellikle arkeolojiyi, kutusunun üzerinde yol gösterecek bir resim olmayan ve çoğu parçası eksik bir yapboz diye tanımlarım. Ziyaret Tepe ekibimizin büyük çabaları sayesinde, üzerinde çalışabileceğimiz birkaç parçamız daha var. Bu başarı, sayısız yaz mevsimi boyunca, bölgenin kasıp kavuran güneşi altında çalışmak için geri gelen arkeolog ve uzmanlardan oluşan harika ekibin, bitmek tükenmez çabaları sayesinde kazanıldı. Buradan bütün ekibime harcadıkları çaba ve enerjinin yanında, bu çalışmayı olanaklı kılan iyi niyet ve güler yüzleri için de yürekten teşekkür ederim.

(Dr. John MacGinnis imzalı bu metin,  Tekfen Vakfı‘nın desteklediği  kazının, “Ziyaret Tepe – Asur İmparatorluğu’nun Anadolu Sınırlarını Keşfederken” isimli kitabından, yayımcının izniyle alınmıştır.)

Daha fazla yazı yok
2024-04-26 01:17:28