A password will be e-mailed to you.

“Zamane pentüründe dört metrekareden ufak işler posta pulu muamelesi görmektedir ve eski binaların yüksek tavanlı oluşu da bu yüzden tartışılmaz bir avantajdır."

San’at camiasının görünürlerinden olabilmek kolay değil. Bi’dünya etkinliğe devam etmek, çevre yapmak, özel ilişkiler geliştirmek, söyleşiler, konferanslar izlemek, maazallah jargon döktürmek ve mümkünse sanat icracısı görüntüsü vermek elzemdir.

Her şey yolunda gidiyor… Görünürlüğü tescilli kişilerle cemiyet ortamlarında senli benli muhabbet edebiliyor ve hatta onların muhabbetinden sıkılmış gibi yapıp elinizi omuzlarına koyabiliyor ve "İzninizle ben arkadaşların yanına geçeyim" diyerek kendilerinin önem sıralamasında en tepede olmadıklarını bile ima edebiliyorsunuz. Bu, level-1’i aşmış olduğunuzun alâmetlerindendir.

Ancak bir gün o kaçınılmaz soruyla karşılaşıyorsunuz: "Senin atölye neredeydi?" Düşünsenize, öyle bir imaj oluşturmuşsunuz ki atölyesiz olma ihtimaliniz bile akıllardan ırak. İmgeleminizin, sizi henüz olmayan atölyenizin içinde keklik gibi sekerken görüntülediği milisaniyelik sekans, olanla olması beklenen arasında beyhude bir boşluk doldurma girişimidir, kaptırmayın. Krizi yönetebilme beceriniz, level-2’deki en önemli parametredir. Sakin olacak ve bir cevap vereceksiniz.


Yanıt Stratejileri:

1. Kendinize dair tipolojik çözümlemeniz bohemliğe çalıyorsa, sigaranızdan küçük bir bulut oluşturabilecek kadar duman çekip, cümlenizi o yoğun duman eşliğinde çıkan garip sesle söylemelisiniz: "Atölyem yandı dostum."

Bunu söylerken yüzünüzde, umursamamak ile üzülmek arasındaki o imkânsız noktayı betimleyen acı gülümseme belirmeli. İfade o kadar sağlam olmalı ki karşınızdaki, acınızı deşmemek namına sizi zorlayacak teferruatı sormaktan imtina etsin. Nasılsa küp gibi içtiğiniz bir akşam sigarayla kanepede sızdığınızı, yangının olsa olsa böyle çıkmış olacağını düşünüp konuyu kafasında neticelendirecektir.

2. Her Allah’ın günü göz önünde değilseniz, o kaybolduğunuz günlerde gayet tabii Kafdağı’nın ardındaki atölyenize sığınıyor olabilirsiniz! Güney Ege’deki isimsiz bir koyda, kendi ellerinizle inşa ettiğiniz bir atölyeniz olduğunu söyleyin. Organik, zeytinyağı, şarap, balık sözcüklerinin geçtiği üç beş cümle tamamlayıcı olacaktır. Camia ekseriyatının, kıyı beldelerini karış karış biliyor olduklarını aklınızdan çıkarmayın. İsimsiz koyunuza kaçışınızın bir kaybolma, yitme eylemi olduğunu vurgularsanız, "Yerini de sorma be kardeşim" mesajını da subliminal olarak iletmiş olursunuz.

3. Soruyu soran, flört beklenti listenizden biriyse bir taşla iki kuş vurmanız işten bile değil. Eski sevgilinizle ortak atölyeniz olduğunu, ancak onun varoluşsal problemleriyle baş edemeyince gecenin üçünde çantanızı alıp gittiğinizi söyleyin. Bunu öyle bir ifadeyle söylemelisiniz ki "Atölyeyi resmen ben kurdum, ama her şeyi ona bıraktım. Yeter ki benden uzak olsun" gibi anlaşılmalı.

Bu ve benzeri yanıtlarla krizi kayıpsız olarak atlatabilirsiniz lakin level-2’yi sürdürmek için hâlâ gerçek bir atölyeye ihtiyacınız var. Aksi durumda bond çantayla bakkal bakkal dolanıp, çakma ürün pazarlayan serbest meslek erbabınınkine benzer bir imaj, sicilinize kazınır; sittin sene temizleyemezsiniz.

Derhal atölye için mekân bakmaya başlayın. Mümkünse tarihi bir binada olsun. O binada sizden önce kimlerin oturmuş olduğuna dair tarihsel söylevler vermenizin etkisini düşünsenize bir. O tarihselliğin güncel parçası oluşunuz, kariyerinizin altındaki muhtemel boşlukları telafi edecektir.

Zamane pentüründe dört metrekareden ufak işler posta pulu muamelesi görmektedir ve eski binaların yüksek tavanlı oluşu da bu yüzden tartışılmaz bir avantajdır. Hangar kapısı misali tuvalleri birbiri ardına duvara dayamış olmak büyük işlerin insanı yapar sizi.

Sokağınızda evlere servis yapan, "Saat 22’yi geçti" lolosu yapmayan bir Tekel bayii olması Şam’da kayısı örneğidir. Unutmayın; atölyeniz genellikle parti mekânı biçiminde hizmet verecektir ve hızlı tedarik hayatidir.

Gelelim atölyenin o kendine has atmosferini oluşturmaya.

Öncelikle en az bir sanat disiplinine dair araç gereç gereklidir. Olabildiğince çok olmalı, kolilerden, çekmecelerden, dolaplardan taşmalı. Yeri geldiğinde bunları kullanabileceğinizi de hesaba katarsak, araçların işler durumda olmaları ehvendir; kokularıyla ortam aurasını karakterize edeceklerdir hatta.

Sağına soluna boya, vernik, kimyasal bulaşmış birkaç çekyat bulunmalıdır. Ortalarında da kocaman bir sehpa. Onun üzerinde ilk görüşte leğen olduğunu düşüneceğimiz ebatlarda bir kül tablası, plastik bardak altlıkları, sergi kataloğu yığınları…

Çekmeceli bir dolap. En az bir çekmecesi, kopya çekeceğiniz işlerin baskıları ya da fotoğraflarının saklanması için kilitli olmalıdır.

Oturulan yerlerden görülebilecek büyük bir kütüphaneniz olmalı. Kütüphanede sanat sepet temalı kalın kitapların dışında politika, felsefe, sosyoloji ve bilimle de ilgilendiğinizi ima eden kitaplar bulunmalıdır. Ayrıca cinsellik konulu birkaç kitap illa ki görünür yerlere konmalı; nedense hep böyle olur… Kitaplardan kalan boşluğa da dünyada gidilmedik köşe bucak bırakmadığınız izlenimi verecek biblo, süs, otantik ıvır zıvır…

Şimdiye kadarkiler hep detaydı. Atölye atmosferini oluşturan iki ana faktöre gelelim şimdi de.

1. Öngörülmüş dağınıklık

Yapı itibariyle pasaklı ve dağınık olsanız da, takıntı derecesinde düzenli olsanız da kılavuzunuz öngörülmüş dağınıklık olmalıdır. Bu olmadan atölyeniz malzeme deposuna, batakhaneye, nesne enstalasyonuna ya da bir sürü şeye benzeyebilir, ama atölyeye benzemez. Yöntem başta karışık görünse de basittir. Birbiriyle işlevsel ilişki ya da yakınlık olmayan nesneleri üst üste ya da yan yana yerleştirmek. Kitap üzerinde tuvalet kâğıdı, bilgisayar kasası üzerinde kedi maması, sigara paketi üzerinde mum vs., her şeyi gelişigüzel üst üste atmakla karıştırmayın. İşin felsefesini kavrayamadıysanız kısa sürede bir çöplük sahibi olursunuz.

2. Kedi

İlgisizlikten ruh hastası olmuş bir kedi içeren atölyeler görmüşsünüzdür illâ ki. Madem ilgilenilmiyor, o kedinin orada ne işi var diye sormayın. Tuvallere, öteberiye musallat olacak farelere göğsünü siper edeceğinden değil. Günlerce yattığı yerden kalkmayacak kadar hayatından bezmiş bir kedinin besin zincirinin vecibelerini iplemesi pek beklenemez. O halde kedi, atölye atmosferinin fenomenolojik bir tamamlayıcısıdır. Mamasını, suyunu, kumunu temin edip günlerce atölyeye uğramasanız da orada beklemeye devam eder. Uzun süre değiştirilmemiş kumdan yayılan üre kokusu, sanat kimyasallarınınkiyle birlikte kokusal atmosferinizi oluşturacaktır.

Hepsi bu kadar. Açılış partinizin davetiyesini sabırsızlıkla bekliyor olacağız.

Daha fazla yazı yok
2024-05-04 11:51:04