A password will be e-mailed to you.

Kargart’taki bu ayki sanatatak etkinliğimizin konuğu Kaan Müjdeci’ydi.

Kaan Müjdeci ve Alin Taşçıyan Kargart’taki etkinliğimizde sıradışı bir söyleşi yaptı. Söyleşinin en önemli özellikleri, Müjdeci’nin içten sohbeti, Alin Taşçıyan’ın asla taviz vermediği feminizmi olarak sayılabilir. Müjdeci, sık sık çocukluğuna doğru gidip gelirken Alin Taşçıyan, eleştirmen edasını ve titizliğini elden hiç bırakmadı ve ikili bol bol Freud’u andı. Alin Taşçıyan’ın “ikimiz de sohbet etmeyi seviyoruz, Kaan Müjdeci, görüntü ustası olduğu kadar sözün de ustası, çok esprili”, diyerek başlattığı sohbette yönetmen hakikaten öyle çıktı.

Taşçıyan, sorularına geçmeden önce “Dünya sinemasında bile genç bir erkek yönetmenin erkeklik meselesini böyle güçlü ele alıp adeta otopsisini yaptığı bir filme rastlamak zordur. Kadınları hiç göstermeden bu kadar feminist bir film görmek hakikaten zordur. Ben önce çok şaşırdım.” dedi.

 

Kaan Müjdeci’nin hayvan haklarına zarar verdiği iddiaları yüzünden çok hırpalandığına da dikkat çekerek “sinemada her şeyi göstermek mümkündür. Bu gösterilen her neyse onun gerçek olduğunu göstermez. Kaan’ı gereksiz yere çok hırpaladılar.” diyerek yönetmene yapılan haksızlığı eleştirdi. Ayrıca filmde Aslan’ın vicdan aracılığıyla erkek yerine insan olduğunu, köpek üzerindeki totalitarizmi görmesiyle dönüştüğünü vurguladı. Bütün bunların, “psikolojik, sosyolojik, adım adım hesaplanmış bir senaryoyu işaret ettiğini” de sözlerine ekledi. Freud’un bir haklı bir haksız olduğu sohbet boyunca Kargart salonundan kahkahalar eksik olmadı. Müjdeci, yeni filminden de bahsetti. Tokyo’da minik bir apartman dairesinde çekeceği filmde yine bir hayvan var. Bir iguana. Çekirdek bir ailenin oynadıkları bilgisayar oyunu sayesinde ev içinde kazandıkları metrekareyi konu eden filmin senaryosu çoktan bitmiş. Müjdeci, animasyon sahneler için bir sanatçıya teklif götürmüş bile.  Hitachi’nin çizdiği sahneler filmin içindeki çizgi filmi oluşturacak.

Kaan Müjdeci: “Benim filmim yüzünden köpek dövüşleri başlarsa vay devrim yapmışım, derim“

Erkeklikten ziyade egemenlik üzerine bir şeyler düşünüyordum. Erkeğin egemen olduğunu fark ettim. / Temel sorunun memleketin erkekleri olduğunu düsünmüyorum. Tüm dünyada bir erkeklik meselesi olduğunu düşünüyorum. /

Ben hep kadınlarla daha rahat çalışabiliyorum.  Daha iyi anlaşıyorum. Filmde de yaptığım gözlemlerde karşıma hep filmin ön hazırlığının her bir yerinde problem olarak erkekler çıktı. / Kendimi bildim bileli, çocukluktan beri hep erkeklerle problem yaşarım./ Filmlerde ben hikayenin akışından yanayım. Üstüne basarak anlatmak yerine dolaylı anlatmayı tercih ettim.

Türkiye’de erkekliğin bu kadar sorunlu olduğunu fark etmemişim. Ben küçükken sorunluydu sanıyordum. Maalesef durum kötüymüş. Film de aktüelmiş. / Deleuze’ün Kapitalizm ve Şizofreni kitabı filmin ruhunu elde etmeme yardımcı oldu. / Ara form olarak Aslan’ı buldum./ Oppenheim’ın Act of Killing’ini izleyen var mı?

Çocuk casting’ini yapmak için 30 çocukla çalıştım. Senaryo bir iskeletten ete kemiğe büründü. Çocuk psikologuyla çalıştığımda onun çok yardımı oldu./ Freud’u seven biri değilim çünkü bana göre çok erkekçi.  Hep erkekten yana. / Ben hikayemin içine kendimi bıraktım ve bir film değil araştırma yapacağım dedim./ Hata yapmayı tercih ettim. Kamera hata yaptıkça diğer her şey etkili ve gerçekçi oluyordu. 

Sivas filmi sahte çekimlerden ibaret tamamıyla. / Orada insan ve hayvan arasında duygusal mesafe çok. Çocuklara karşı da çok sevgisizler. Her şey daha köşeli. / Sivas’a zarar gelmesin derken depresyona giren kazları da yedik. Egemenler olarak./ Benim filmim yüzünden köpek dövüşleri başlarsa vay devrim yapmışım, derim. / Kendi koyduğu kurallarla bir iktidar yaratıyor akşam tavuk yerken size dair tweet atıyor.

Linç üzerine ne düşünüyorsunuz? / Marx’ın dediği şeydir, en büyük sınıfsal haksızlık ilk olarak kadına yapılmıştır. Burada onu görüyoruz. Genelevdeki kadın, çocuk ve köpek hepsi haksızlığa uğrayanlar olarak aynı pozisyonda. /Her şeyin yatay olduğu hayvanların o araziye uyumu üzerinden dikey olan insanları bir uyumsuzluğu çekmek güzel oldu. / Orada uzaktan iletişim kuruluyor. Hep bir mesafe var. Hep konuşmalar daha uzaktan. Yaklaşılmıyor çok. / Erkeklere küfür etmek zevk veriyor çünkü erkekler kendini daha eksik hissediyor. Erkek eksiktir. Kadının kaldırması gereken hiçbir şeyi yoktur. / Bir yönetmenden peygamber beklemek yanlış zaten.

Ses için çok önceden Cevdet Erek’le oraya gittik. Cevdet (Erek) ses enstalasyonları yapan ama film yapmamış biriydi. İkimizin de film yapmamış olması çok pozitif bir şeydi. Ne gerekiyorsa onu kullandık. Çok kurtarıcı, iyi fikirleri vardı./ Ben köy filmi çekmek istemedim. Turistik geliyor bana. Köy görüntüsü traktör bile görmeyelim, istedim. / Ben filmi çekmeden öyle çok şey planladım ki… Ahmet Öğüt’le çalıştım. Cevdet Erek’le çalıştım. Aslı Çavuşoğlu’yla öyle. Galerici Derya Demir’in ev arkadaşıydım. Bizim evden sanatçı eksik olmazdı. Dolayısıyla onlarla hep senaryo üzerine konuşurdum./ Video art ve ses çok kafamı açtı. Yararlandım. Sesin çok doğal ve kurgu olmasında Cevdet Erek’in payı çok büyük./ Sivas filminin DVD’sinde ekstralar olsun istiyorum. İçinde çıkarılmış sahneler olsun, işte Cevdet Erek’in parçası olsun, Ahmet Öğüt’ün işi olsun… Filmi bu yüzden alırsın. Buna yanaşan, emek verecek kimseyi bulamadım. Ben de ikinci filmimden sonra daha ünlü olur öyle yaparım dedim.

Daha fazla yazı yok
2024-05-17 06:13:16