A password will be e-mailed to you.

Tasarım adına yılın güzel gelişmelerinden bir diğeri, yaptıkları başarılı mimari ve mekan tasarımları ile tanıdığımız bol ödüllü Atilla Kuzu ve Levent Çırpıcı’nın, özgün tasarım çalışmalarını OZON adı altında yeni bir stüdyo girişimi haline dönüştürmeleri oldu. Ozon bence bu topraklardan çıkmış ve yıllar önce Obuz kardeşlerin benzer bir yaklaşımla ortaya çıkardıkları ve sessiz sedasız büyütmeye devam ettikleri ILIO kadar değerli bir girişim.

 Herkesin tasarımcı olduğu bir yerde aslında kimse değildir. Bu yıl gerçekten çok ama çok az gelişme oldu tasarım adına… Başta ofis firmalarının gerçekleştirdiği yeni ürün lansmanları geldi. Buna “çalışma kültüründeki son eğilimler” başlığını atıyoruz. Benim kalbim Koray Malhan tasarımı “Oblivion”da kaldı. Hikayeleri ve cesur deneyimleri sevenler için bu seri ; gördüğü herşeye bir form olarak bakanlar için asla değil…

Bu yılın güzel gelişmelerinden bir diğeri, yaptıkları başarılı mimari ve mekan tasarımları ile tanıdığımız bol ödüllü Atilla Kuzu ve Levent Çırpıcı’nın, özgün tasarım çalışmalarını OZON adı altında yeni bir stüdyo girişimi haline dönüştürmeleri oldu. Ozon bence bu topraklardan çıkmış ve yıllar önce Obuz kardeşlerin benzer bir yaklaşımla ortaya çıkardıkları ve sessiz sedasız büyütmeye devam ettikleri ILIO kadar değerli bir girişim. Nitekim, deneyimli ustaların enerjilerini ve güçlerini ekiplerindeki gençlerle harmanlamasından ortaya çıkıyor her iki marka da. Alt yapı sağlam ve istikrarlı ise devamı da istikrarla geliyor. Bu çetin piyasada alev gibi parlamak kolay; kalıcı işler yapıp izler bırakmak zor. İlio gibi, Ozon’dan da öğreneceğimiz çok şey var gibi.

Geçtiğimiz haftaların en görkemli lansmanı, Kayra’nın Karim Rashid ile olan işbirliği idi ve bu gece yine bu yıl içinde yaşanan en ses getiren tasarım hadiselerinden biri oldu; zira Sanatatak için yaptığım Rashid röportajıma sanal ortamda bir iki yorum geldi, “anti-Rashid” çilerden. Bir Karim Rashid meraklısı hiç değilim ama ortaya emekle çıkan bir iş varsa ve o iş “iyi” bir işse kutlamak gerek, gerisi pek anlamlı gelmiyor bana. Tasarım tüm dünyada artık “ yapmak, üretmek, hayata geçirmek “ ile eş anlamı çünkü yaparken öğrenebiliyorsun; deneyimledikçe yol alyorsun. Ortaya bir iş bir ürün çıkarmak zor zanaat.

Yazımı yazmaya başlarken aslında bu hızlıca not düştüğüm gelişmeler değil de farklı bir konu vardı aklımda.

Tasarım dünyasının takı alanındaki en usta isimlerinden Ela Cindoruk – Nazan Pak ikilisi bir süre önce yeni bir mekana taşımışlardı atölyelerini. Küçücük ama sımsıcak bu mekanda da açıldıkları günden bu yana pek çok iyi tasarım sergisine ev sahipliği yaptılar; hiçbirini kaçırmamaya çalıştım. Bu şehre gerçek bir tasarım galerisi ne çok yakışıyor biliyorum ve örneklerinin ortaya çıkmasını bekler dururum uzun zamandır. Diyeceksiniz ki “onlarcası var artık Karaköy’de, Galata’da?“ Hayır, efendim aslında yok! Bana göre ECNP galeri bu şehrin ilk tasarım galerisi olabilir. Neden mi? Çünkü kendi pratiğini karmaşıklaştırmadan, onu destekleyecek biçimde son derece başarılı bir editoryal yaklaşım sergiliyor ve seçilmiş, öncü işlere / sergilere istikrarlı olarak yer verebiliyor. Belki de bunca övgü için bu nedenle bu kadar bekledim. Ayaklarımızın bir mekana alışması orayı bir galeri yapar. Üretilen iş ile, sunulan yaratıcı fikir ile insanları bir araya getirebildiğinizde o zaman tasarıma bir galeri yaratmış olursunuz. Üç beş markayı, ürünü bir araya getirdiğinizde ancak bir dükkan olrsunuz ki bana göre ortada pek fazla tasarım dükkanı da yok; hiç olmadı da iyi bir örneği hala. Işte böyle bir galeri olarak hayatımızda ECNP galeri. Artık Cindoruk ve Pak’ın zamansız, harika takı tasarımları ile değil; bir tasarım noktası olarak da kentimizde.

ECNP’de, geçtiğimiz hafta çok yakından takip ettiğim bir genç tasarımcının “Minimum / Maximum” isimli sergisi açıldı. Bilge Nur Saltık, burada sunduğu Op-jects isimli serisini oluşturan cam objeler ve aydınlatmaları ile umut veriyor tasarım mesleğimizin geleceği adına. Benim için bu ürünleri tasarlayan genç bir yeteneğin motivasyonu ilgi çekici, soruyorum neden ve nasıl tasarımcı olmaya karar verdiğini ve ne istediğini bilen kararlı biri ile karşılaşıyorum: Lise yıllarında çizime karşı ilgi duyan Saltık “ fen öğrencisi güzel sanatlar okur muymuş canım!” laflarını es geçerek atılmış tasarım macerasına. Üniversitede 3 boyutlu ve iki boyutlu düşünce ve bakış açısını geliştirip mezun olunca da Tupperware ‘de promosyonel ürün yapmaya başlamış. Daha çok grafik ağırlıklı bu işten sonra ürün tasarımcısı kimliğini bırakmak istemediği için ayrılmış ve master yapmak üzere Londra’ya taşınmış. Sonrasını ise kendi sözleri ile aktarmalıyım:

“Master’in ilk dönemi tamamen suratıma bir yumruk oldu. (RCA kendini bul diye önce seni dağıtmasıyla meşhurdur) Aldığım Teknik endüstriyel tasarım eğitimini, bilgisayarımı 3D programlarımı bir kenara bırakıp atölyeye daldım. Artık eskizlerimi gerçek malzemelerle yapıp, pafta A3’e yapılır önce teknik çizim yapılır kuruntularımı geride bıraktım. Master süresince Tord Boontje ve Glithero gibi tasarımcılarla çalıştım ve bu deneyim benim tasarım sürecine hikayesine ve objelere bakış açımı çok etkiledi.”

Mezun olduktan sonra RCA den arkadaşlarıyla Form&Seek adında bir kollektif kurmuşlar ve halen Form&Seek’in kurucusu olarak her sene Londra’dan güzel dostlarla yeni taze işlerini görücüye sundukları sergiler düzenliyorlar; bu şekilde şimdiye kadar ağırlıklı Londra ve Milano olmak üzere Avrupa’da 5 sergi açmışlar ve büyümeye devam ediyorlar. Saltık’ın ürünleri Londra’daki mezuniyetini takiben dünyanın çeşitli ülkelerinde değişik platformlarda sergilenmeye başlamış. Buna birkaç örnek Shanghai Glass Museum, London Design Week Designjunction, Eindhoven Design Week NewYork Design Week, Milan Design Week, Maison Objet… ve Share.Food projesi New Design Britain ödülünü almış. Tasarımcının ürünleri designboom shop, Londra’da Monologue London, Istanbulda Hamm, ECNP, Fransa’da Le Bon Marche ta satılıyor. Tasarımcı ekliyor:

“Projelerimin Dezeen, designboom, Frame, Elle Decor gibi basında yer alması benim sesimi duyurmam için yararlı oldu.”

Bu genç umudun herkes gibi gelecekteki hayali büyüyüp global bir tasarımcı olabilmek, ama bana sorarsanız zaten olmuş bile! Yolunuzu ECNP’ye düşürün lütfen. Burada hem bu harika ortamı, hem ustaların takı tasarımlarını, hem de Bilge Nur Saltık’ın az ama öz-gün ürünlerini bulabilirsiniz.

Daha fazla yazı yok
2024-05-22 00:38:47