A password will be e-mailed to you.

Ekrem Kahraman, İzmir Galeri A’daki yeni sergisi “Gılgamışın Yaprakları – Hatırlama ve Söyleme Zamanları” ile yine binlerce yıl geriye uzanıyor, bir Mezopotamya destanının peşine düşüyor.

“Cehennem’e bir kez uğrayanın
üstüne siner ölümün kokusu
Karışır aklı en sağlam olanın bile
Çekilir kanı, bağı bahçesi hastalanır
Çölleşir sulak tarlası bile…”

5-6 bin yıllık olduğu düşünülen bu alıntı Uruk kralı Gılgamış’ın, ölümünden ancak 1000 yıl kadar sonra yazının (çivi yazısı) keşfedilmesiyle kulaktan kulağa yayılarak bugünlere gelen trajik Gılgamış Destanı’nın hemen girişinde yer alıyor. Bilindiği üzere destan, bir canlı olarak güçlü insan cinsinin tipik temsilcilerinin ilklerinden sayılan Gılgamış’ın kadim “ölüm”e karşı “sonsuz yaşam” arayışının binlerce yıl öncesine dayalı tarihin en eski yazılı metni olarak kabul ediliyor. Mezopotamya’da kurulu Sümer ülkesi Uruk kenti kralı Gılgamış, tanrılara sonsuz bir yaşam sunulurken neden insana sınırlı bir yaşam bırakıldığını insani ve toplumsal olarak sorgulayan efsanevi bir kişilik…

Ekrem Kahraman, Gılgamış Destanı‘yla ilk kez, 1970 yılı başlarında henüz öğrenciyken Devlet Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyelerinden Belkis Mutlu’ya ait Efsanelerin İzinde kitabıyla tanıştı ve bir daha da hayatından hiç çıkarmadı. Sanatçı, 2015 yılında kendisinden bir dergi için istenen Dante ve onun İlahi Komedya’sıyla ilgili bir yazı üzerine çalışırken İlahi Komedya‘nın izleri onu önce büyük İslam düşünürlerinden Ebu’l Âlâ el-Maarrî‘ye, sonra da daha derin bir etkiyle Gılgamış Destanı‘na götürdü.

Mezopotamya kültürlerinin tarihe geçirdiği Gılgamış Destanı’ndan, yine aynı dönemlerde ortaya çıkan Zerdüşt dininin etkin din adamlarından Arda Virâf’ın Ardavirafname‘sine, Homeros‘un İlyada‘sından Elealı Parmenides’in gerçeklik arayışına çıktığı “Doğa Üzerine” şiirine, Vergilius’un Troialı kahraman Aeneas’ın epik destanından Hz. Muhammed’in Miraç Gecesi meseline ve oradan da Dante‘nin İlahi Komedyası‘na varana kadar bildik bütün kadim destansal ya da dinsel anlatılarda aynı imgesel insanlık çizgisinin izini sürdü.

Ekrem Kahraman, Uruk, 2016

Kahraman, bu yoğun etki ve duyumlarla başladığı “Gılgamışın Yaprakları” dizisi resimlerine aynı süreçte başladı ve tıpkı çivi yazısı tekniğiyle sürdürdüğü resim dizisi çalışmalarını 2016 yılında İstanbul’da RENART Sanat Galerisi’nde sergiledi. Sadece yazı ve sergiyle de yetinmedi; ünlü Asur kralı Asurbanipal’ın isteği üzerine Gılgamış Destanı‘nın elimizdeki biçimiyle ilk yazarı olarak kabul gören ve M.Ö. 1300-1000 yılları arasında Asurlu ya da Akadlı olduğu söylenen “Şeytan Kovucu” ünlü şair Sîn-lēqi-unninni‘den 3000 yıl sonra ikinci yeniden yazımını gerçekleştirdi ve adını da yine “Gılgamışın Yaprakları” olarak koyup yepyeni çağdaş bir destan olarak sergisiyle birlikte bir kitap olarak yayımladı.

Sonrasında Doğu ve Batı mitolojileriyle ilgili bir dizi yazı kaleme aldı ve çeşitli dergilerde yayımladı. İçine çekildiği bu entelektüel / insani duyumsal girdaplarının içerisindeyken de Gılgamışın Yaprakları ile bağlantılı olarak “Hatırlama ve Söyleme Zamanları” başlıklı yeni bir destansı büyük bir şiire ve resim dizine başladı.

Sanatçı İzmir’de Galeri A‘daki bu yeni sergisinde birbirine bağlı bu iki dizinin resimlerinden bir seçkiyi sergileyecek. 8-30 Kasım tarihleri arasındaki sergi sırasında konuya ilgilenen izleyici ve okuyuculara Gılgamışın Yaprakları kitabı da ayrıca sunulacak.

 

İLGİLİ HABERLER

İstanbul’da sonbahar sergileri

Dramatik inşanın bozumu: KÖR!(LER)

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-05-02 23:12:35