A password will be e-mailed to you.

Mustafa Ata’nın 46 yıllık sanat yaşamının geniş özeti Beşiktaş MKM’de.

 

60’lardan, ilk öğrencilik dönemlerinden de işleri var Mustafa Ata’nın, mutfağından desenler de, zorlu zamanlar 70 ve 80’lerden, renklerle, hareketle hayat bulan figürlerin git gide belirginleştiği 90’lardan da, sanat tarihinden referanslarla tuvalin hacmini zorladığı çalışmalar da… Sürekli bir öncekini zorlayan, çarpışan, derinliği yüzeyde yakalayan, giderek hafifleyen ama sürekli hareket halinde bir resim dilinin neredeyse tüm örnekleri… İnsanın uzun ve kederli hikayesini anlatıyor 46 yıldır Mustafa Ata resim yaparak. İnsanın mücadelesini, geçiciliğini, çıkışsızlığını, coşkusunu kurduğu sahneye taşırken savaşı hep kendisiyle. Bu retrospektif sergi için de aynı şeyi söylüyor: Baştan sona ne yaptığımın, sanat ideolojimi bugüne nasıl taşıdığımın hesaplaşması. Mustafa Kemal Merkezi Beşiktaş Çağdaş Salonu’nda 30 Ocak’a kadar sergilenecek 150’nin üzerinde yapıtla izini sürdüğümüz bu hesaplaşma, onun olduğu kadar, hepimizin hikayesi…

 

Özlem Altunok: Resminizin bir bakışta size ait olduğunun anlaşılması, uzaktan bile bakınca hemen tanındığının söylenmesi hoşunuza gider mi?

Mustafa Ata: Gitmez. Her sanatçı uzaktan tanınır zaten. Adnan Çoker tanınmaz mı? Mesele o değil, sanat zaten kaygan bir zemin, o zeminde nasıl hareket edeceğini çok iyi bilmelisin. Başından günümüze nasıl bir serüvenle bu noktaya gelindi, dayanaklar nelerdir. Esas bunlar önemli. Retrospektif sergiler de bunlarla hesaplaşmanın yeri…

 

Özlem Altunok: Öyleyse biraz geriye gidip, 60’lardan başlayalım. Güzel Sanatlar’daki yıllarınızdan… 

Mustafa Ata: Bir kere o dönemde, bence bugün az rastlanan Rönesans kaynaklı bir atölye sistemi vardı. Sanat Batı’da nasıl tanımlanıyorsa Türkiye’de de öyle tanımlanıyordu. Benim ilk işlerimde de o değerler geçerlidir. Az renk, çok figür, ardından bunların yalınlaşması… Sonra 80’li yıllara yaklaşınca her gün onlarca kişinin öldürüldüğü bir ortamda kendinizi resimle ifade ediyorsanız olanların resminize yansıması kaçınılmaz. Bu tanıklığın ifadesi girdi resmime ve 90’lara kadar da uzandı.

 

Özlem Altunok: Bu süreç aynı zamanda resminizdeki dramatik altyapıyı oluşturduğunuz, renkli formların belirmeye başladığı dönem…

Mustafa Ata: Rengi resmimde nasıl kullanacağım iyice şekillenmişti. Daha içe dönük, daha ruhsal söylemler de resmime girmeye başladı. Hem toplumsal değerler, hem bilim, hem sanat tarihi, geçmiş bütün bunlar bir arada yansıdı. Çok renkçi bir minyatür geleneğimiz var örneğin, İznik çinileri sonra, kaligrafi, Mısır sanatı, Alman dışavurumcuların biçimi sunmasındaki o şiddetli renkler… Biçimin dış görünüşünü biraz ihmal ederek içerdeki potansiyelle, insanı var eden değerlerle ilgilenmeye başladım.

 

Özlem Altunok:Yüzeyin üzerinde tüm değerlerin ince matematiği ve estetik… O bıçak sırtı denge sizin resminizin de kilit noktası.

Mustafa Ata: Resmimde neyi ayıklayacağım, üzerine ne ilave edeceğim üzerine çok düşündüm. Hala da yarım… Belki bu sergiden sonra figürü bir başka şekilde ele alacağım. Beden kadar sağlıklı form veren bir şey yok. Oradan hareketle kaligrafi ve zaman nasıl vurgulanabilir onu çok hesapladım. Biçimi anlamın gerisinde bırakan bir yaklaşımdır kaligrafi. Biçimden yola çıkarak onun altyapısına inmek gerekir. Diyalektik felsefede her şey karşıtına dönüşür ama daha iyi olarak dönüşür. Çünkü sarmaldır, kendinden öncekini reddetmeden ekledikleriyle yenilenir. Resmimin gelişmini o diyalektik filozofide görüyorum. Reddediyor ama bütünüyle yok etmiyor. Ben de reddetmenin sınırlarını çok hesaplıyorum.

 

Özlem Altunok: Peki yıllar geçtikçe bu tamamlama durumunda ne değişiyor?

Mustafa Ata: Bilgiyi dağarcığa almadan bir şey söyleyemezsiniz ya. Söz çoğaldıkça resim yapmak da giderek zorlaşıyor benim için. Bütün bu birikim eziyet çekerek resim yapmayı getiriyor. Hareket alanınızda da başlangıçtaki gibi özgür olamıyorsunuz. Daha az cesaretli oluyorsunuz, çünkü hata yapma hakkınız yok.

 

Özlem Altunok: 1000 resim var sergiye paralel hazırlanan o kapsamlı kitapta, onlarca yazı, röportaj… Hepsi de sizin üretkenliğinizin göstergesi…

Mustafa Ata: Huzura kavuşmak için bütün bunlar… Benim bütün savaşım atölyemde. Çünkü dış dünyayla ilişkiyi ancak bu yolla kurabiliyorum, kendimi böyle ifade edebiliyorum. Renoir mesleğimizi yaparak öğreniyoruz der, ürettiğin zaman ancak söz söylersin, kafandakini ne kadar somutlaştırabiliyorsan… O biçim de bugüne kadar aldığımız estetik değerdir. Bunu çok önemsediğim için çok üretiyorum.

Daha fazla yazı yok
2024-05-20 01:42:00