A password will be e-mailed to you.

Temelleri Spoken Word hareketine dayanan Istanbul Poetry Slam, Türkiye için oldukça yeni bir oluşum. Spoken Word hareketi aslen, Amerikan Beat kuşağının içinden doğan bir performatif şiir hareketi. Aşağı yukarı “Yüksek sesle söylenen (kelime)” olarak çevrilebilecek olan Spoken Word, şairlerin bir araya gelerek, şiirlerini performatif bir şekilde okumaları olarak özetlenebilir. Şair Miguel Algarin hareketi şöyle yorumlar:

“Bu yeni şiir, ya da daha çok doksanların şiiri, insanlar arasında tolerans ve anlayışı geliştirmek için uğraşır. Amacı; insan deneyimini genelleştiren ve onu anlamsız hale getiren sosyal, kültürel ve politik sınırları çözmektir. Böylece insanlar arasındaki hoşgörüyü güçlendirecek ve insanların arasındaki kalıplaşmış sınırları silecektir.”

Bir Spoken Word formatı olan Poetry Slam ise, şairler arası eğlenceli bir şiir buluşması ve şiir yarışması. Dili İngilizce olan ve uluslararası katılımcıların ağırlıkta olduğu Istabul Poetry Slam hakkında, kurucusu ve sunucusu Eli Bensusan ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

 

Istanbul Poetry Slam, Türkiye’de daha önce yapılmamış bir etkinlik. Ancak sayende hemen kabul edildi ve büyümeye başladı. 

5 senemi geçirdiğim Şikago, “Poetry Slam” dediğimiz olgunun çıktığı yer. Marc Kelly Smith adlı şair 80’lerde standart şiir okumalarını sıkıcı ve banal buluyordu, şiirin performansla birleştirilmesini ve daha tutkulu ve keyifli sunulmasını öneriyordu. Kendisi şiiri daha performatif şekilde sunarak seyircilere daha yoğun deneyimler yaratabileceği gösteriyi organize etmeye başladı. Özünde “Poetry Slam” performatif şiir okumaya verilen yeni bir isim. Poetry Slam aynı zamanda eğlence ile şiirin de iç içe geçtiği bir etkinlik. Etkinlik ilk çıktığında seyirciler beğenince alkışlar, beğenmedikleri şiirleri yuhalarlar ve sahneden şairleri kovalarlarmış. Slam’in en önemli özelliklerinden biri seyircinin aktif olarak belli jestlerle görüşünü bildirme hakkına sahip olması.

Daha sonra işin içine yarışma faktörü girdi, rastgele seçilen seyirciler şiirleri puanlayarak bir kazanan belirlemeye başladı. Bu format bir süre sonra “performatif şiir” tanımının önüne geçmeye başladı ve “Slam” performatif şiir okuma etkinliğinden yarışmaya doğru evrildi. Şu anda ikisi iç içe ilerliyor. Son derece gayrı ciddi bir yarışma. Kesinlikle ciddiye alınmaması gerekiyor. En iyi şiir diye bir şey olabilir mi? Tamamen insanların daha fazla eğlenmesi için yapıyoruz bunu. Bunun önemini vurgulamak için son yarışmada sonuncuya da ödül verdim.

 

İlhamı ve başlangıç hikayesi nedir?

Antik Yunan’da tiyatrolar, şiirin performansla birleştiği bir deneyimi sergilerdi. Shakespeare’in şiirsel metinleri sahnede aktörlerce sahnelenirdi. Şiiri performans ile birleştirerek okumanın Anadolu’ya uzak bir şey olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Aşıkların kahvelerde sazları ile atışması da bir tür performatif şiir niteliği taşıyor, rahmetli Pala Şair’in İstiklal Caddesi’nde gelen geçene okuduğu şiirler de aynı şekilde. Slam’in en önemli özelliklerinden biri şiiri kitapların dışına, günlük hayatın içine taşıma çabası. Bu da aslında her kültürün farklı şekillerde özüne kazınmış bir şey, özellikle bu topraklarda zaten var. Dini ritüelleri, duaları, yürüyüşlerde atılan sloganları, duvarlara yazılan şiirleri, sokakta dağıtılan fanzinleri, hatta maçta atılan sloganları bile bence performans şiiri ile taşıdıkları ortaklık bakımından inceleyebiliriz. Hepsi sadeleştirilmiş sözcüklerin beden, vücut dili, tonlama ve farklı ifade araçlarıyla bir şekilde sunumu.

“Poetry Slam” bunların arasında kendini şöyle ayırabilir: Amerika kökenli olmakla birlikte uluslararası yaygınlığa ulaşmış, yerine göre değişen, insanların kendini özgürce ifade edebildiği, dünyanın pek çok yerinde karşılaşabileceğiniz, keyifli, kimi zaman yarışmayı da barındıran performatif şiir okuma etkinliği. Bizim düzenlediğimiz etkinliğin kitlesi uluslararası, dolayısıyla etkinlik dili İngilizce. Derdim Amerika’da gördüğümün aynısını yapmaktan ziyade, Türkiye’de özellikle son dönemde oluşan göç dalgası ile gelen kitleyi, şimdi geri dönmeye başlayan Avrupa/Amerika ağırlıklı uluslararası öğrenci/çalışan kitleyi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını buluşturmak, tanıştırmak, birbirleri ile hikayelerini paylaşmalarını sağlamak, bunu yaratacak bir ortamı oluşturmak. İngilizce konuşmayan koca bir kitleyi elemiş olduğumu farkındayım, dolayısıyla bunun bir de yerel versiyonu lazım. Bunu Türkçe yaparsak nasıl olur bilmiyorum. “Şamar Şiiri” şeklinde bir çevirisi var, fena değil. Ama eğer Türkçe konuşan kitleye göre yapılacaksa belki formatın bu toprakların kültürüne daha yakın bir şekilde baştan düşünülmesi gerekiyor. Son zamanlarda hakkında okumaya başladığım “Açık Şiir” hareketi sanırım bu topraklardaki ifade biçimlerine daha uygun.

 

Poetry Slam’in işleyişinden ve kurallarından bahseder misin?

Açık mikrofon bir etkinlik. Başlangıçtan yarım saat önce katılımcılar için listeyi açıyorum. İlk sette herkes istediği şiiri okuyabiliyor. İkinci set ise yarışma. Tek farkı rastgele 3 kişi şiirleri puanlıyor ve kazanana sembolik bir ödül veriliyor. Kişinin kendi yazdığı şiiri okuması gerekiyor.

Tek kuralımız hiçbir şiirin 3 dakikayı geçmemesi. Saat tutmuyorum. Seyircilere sıkıldıklarında ayaklarını yere vurmalarını söylüyorum. Eğer gürültü artarsa gösteriyi durdurur bir sonraki kişiyi alırım, ama henüz buna gerek kalmadı. 3 dakikayı biraz geçerlerse dert etmiyorum. Bunun dışındaki her çizgiyi tekrar seyirci çekiyor. Amerika’dan ithal olduğunu düşündüğüm, dayatmacı politik doğruculuk kültürüne inanan biri değilim. İsteyen istediğini söyleyebiliyor olmalı. Sahnede ırkçılık, homofobi, cinsiyetçilik vs. olursa yuhalayın diyorum. Slam’in doğasında bu var. Beğenmediğiniz şeye ses çıkarabilirsiniz. Sunucunun işi, kimin ne diyebileceğine karar vermek değil, sahnedeki ve seyircinin aynı anda kendini ifade edebileceği ortamı sağlamak. İşlerin çığırından çıktığını ve insanların rahatsız oldukları için konuşamadıklarını hissedersem ciddi bir hasara sebep olmamak için durdurabilirim. Onun dışında, Slam her kültür ve inanışa tamamen açık. Derdim sadece görüşleri benzer ve belli bir kitlenin kendi içinde birbirlerini onayladığı bir etkinlik yapmak değil, çeşitliliği yaratan kişilerin birbirini tanır hale gelmesi.

 

“Okullara gidip Slam’i tanıtmaya başlayacağım”

Katılım giderek artıyor ve görünürlük büyüyor. Gelen tepkiler nasıl?

Açıkçası Spoken Word Istanbul’un epey büyük bir kitlesi var ve onların desteği olmasa başlamaya cesaret bile edemezdim, seyirci kitlemdeki en büyük pay onların. Onların duyurularıyla temel bir kitlemiz oluştu. İnternet sağolsun çok farklı insanlar etkinliği görüyor, katılıyor. Yavaş yavaş büyüyoruz. Etkinliği kışın ayda 1 defa olacak şekilde yapmaya çalışıyorum. İleride okullara gidip Slam’i tanıtmaya başlayacağım. Tek kişi biraz zor tabi, işlerim de zaten çok yoğun. İnşallah benimle yükü beraber üstlenecek biri olursa büyümek için çalışmaları beraber yürütmek isterim.

 

Anlattığın gibi Istanbul Poetry Slam, şiiri, performansla birleştirerek disiplinlerarası bir akım yaratıyor. Sence, performatif şiir günümüzün alternatif şiir hareketlerinden biridir diyebilir miyiz? Geleceğini nasıl görüyorsun? İlintili başka projeler var mı?

Şiir ve performans zaten hep iç içe, “Poetry Slam” etkinliği bunun çağdaş uzantılarından birisi. Farklı akımların kendini ifade edebilmesi için onlara fırsat sunan bir ortam olarak onu tanımlamak daha doğru olabilir. İlintili bir proje henüz yok ama açığım. Farklı disiplinlerle iş birliği gayet ilgi çekici bir fikir.

 

Katılmak isteyen şairlere verebileceğin öneriler neler? Etkinlik haberlerini nereden takip edebilirler?

Fazla düşünmesinler. Gelip paylaşsınlar. Kendilerini “şair” olarak görmelerine gerek yok. Ben de sadece arada bir şiir yazıyorum. Her seviyeye açığız. En önemli şey paylaşımın içten, dürüst bir yerden geliyor olması. Performansını ileri taşımak isteyenlere önerim farklı ses tonları, üsluplar ile şiiri değişik şekillerde okumayı denemek. Farklı seçenekleri keşfedip o şiirin okunmak istediği farklı sesleri bulsunlar. Göz kontağı kurmak, bedeni, sesi iyi kullanmak seyirciye şiirinizi daha farklı yaşatıyor. Ezberlemek zorunda değilsiniz, ama ezberlenmiş ve çalışılmış şiir kendisini fark ettiriyor. Bu yaptıkça öğrenilen bir şey. Gelip bir şey denemekten çekinmeyin. Her zaman ilk kez deneyen pek çok kişi oluyor. Buna benzer çalışmaları zaten yapanlar, gelin paylaşın, öneri verin, hep beraber çıtayı kaldıralım. Gelecek etkinlikler “istanbulpoetryslam” isimli Instagram ve Facebook hesaplarından takip edilebilir.

 

İLGİLİ HABERLER

Haftasonu Şiir Önerisi / Reading Zindanı Baladı

O şiir Selim Temo’ya ait değil

Daha fazla yazı yok
2024-05-10 13:49:24