A password will be e-mailed to you.

Tak, tak, tak, tak, tak…Hizmetçi Kristin mutfakta bir dilim eti dövüyor, fakat sanki içine doğduğu sınıfın, yanında çalıştığı insanların, sevgilisinin, tüm hayatının öcünü alır gibi bir hırs ve öfkeyle dövüyor, içinde can kalmamış o et parçasının bütün moleküllerini parçalamak istercesine dövüyor.

Ba-tiyatro’nun Julie’si işte bu güçlü imajla başlıyor. Seyirci salona yerleştiği sürece devam eden bu repetitif hareket neredeyse kendi içinde bir performans ve izleyeceğimiz oyunun tonuna dair çok iyi bir fikir vererek atmosferi en baştan kuruyor.

İsveçli oyun yazarı August Strindberg’in natüralist dramanın başlangıç örneklerinden sayabileceğimiz “Miss Julie”si cinsiyet, sınıf ve güç temalarını yazıldığı zamanlar için (19. yüzyıl sonu) oldukça sarsıcı bir gerçekçilikle ele alır. Olay Julie’nin babası kont ve yardımcılarıyla yaşadığı evde bir parti akşamı hizmetçi Kristin, kontun yardımcısı Jean ve Julie arasında mutfakta geçer. Jean, Julie’yi baştan çıkarmak için ona çocukluğundan itibaren aşık olduğuna dair bir öykü uydurur, asıl amacı ise Julie’yi elde etmek ve sınıf atlamaktır.

Julie’nin en önemli teması 19. yüzyılda günümüzden çok daha önemli olmakla birlikte hala çözülememiş olan sınıf ve sınıflar arası ilişkiler sorunsalı ve yönetmen Yusuf Demirkol da rejisinde öncelikle buna odaklanmış. Metinde yer alan aristokrat sınıfla alt sınıf arasında romantik bir ilişkinin imkansızlığı, iki farklı sınıftan karakterin neredeyse sado-mazoşizme varan, uçlarda ruh hallerinin oyunculuk ve rejide vurgulanmasıyla ön plana çıkarılmış. Yusuf Demirkol’un rejisi sert, yalın ve çıplak. Reji ve de oyunculuklar metnin derdini göstermeye uğraşırken hiçbir gereksizliğe itibar etmemiş.  Metnin derdi, arzuyla soslanmış bir güç oyunu ve üç oyuncudan (Kristin-Gizem Erman Soysaldı, Julie-Nilay Erdönmez, Jean-Ahmet Varlı) tam da bunu izliyoruz; bu aşk ve cinselliğin altında yatan sınıf savaşının kazananı kim olacak?

Julie ve Jean’in (Nilay Erdönmez-Ahmet Varlı) arasındaki sahneler özellikle çok güçlü. Daha önce çok farklı bir projede izlediğim Nilay Erdönmez burada Julie karakterinin ruh halindeki değişkenlikleri,  isterikliğiyle naifliğini ve en çok da çaresizliğini çok iyi veriyor, değişken ruh halleri arasındaki geçişleri inanılmaz başarılı.

Ba-tiyatronun “Julie”si rejisiyle, oyunculuğuyla, sahne tasarımıyla çok temiz ve net bir iş olmuş. Hiçbir fazlalık yok, metinde önemli olana ve karakterlerin arasındaki ilişkilere odaklanılmış, iyi bir dramaturjik çalışma yapılmış ve ortaya kendini çok iyi anlatan ve başından sonuna dikkatle izlettiren bir oyun çıkmış. Keşke tiyatro ortamımızda ne yaptığına dair kafası bu kadar net olan daha fazla insan olsa!

Julie, 2o Kasım akşamı Taşra Kabare‘de yeniden sahnede olacak.

 

İLGİLİ HABERLER

Bir antik tragedya dersi almamız gerekirse

Gitmenin arkeolojisi

Daha fazla yazı yok
2024-05-03 08:48:42