A password will be e-mailed to you.

1960’lı yıllarda, Walter Keane 1 milyon adet satan duygusal portreler onuruna bir parti veriyordu ama aslında onun başarısını sürekli kılmak için köle gibi çalışan, sanatçı karısı Margaret’ti. Margaret biyografik filmde yaşadıklarını anlatıyor.

Jon Ronson’ın Guardian için kaleme aldığı yazıyı Billur C. Yılmazyiğit çevirdi. 

Kaliforniya’daki küçük, sevimli evde yaşayan ve Yehova’nın Şahitleri’ne inanan bir aile bana bir peynir tabağı ikram ediyor. Bir siyam kedisi ayaklarıma dolanıyor. Her şey çok hoş. Köşede sessiz sakin oturan kadın 87 yaşındaki Margaret Keane. Kendisi, 20. yüzyılın en büyük sanat hırsızlıklarından birine dahil olduğunu aklınıza getirebileceğiniz belki de en son kişi.

Öykü 1946 yılında Berlin’de başlar. Walter Keane adlı genç Amerikalı ressam olmak üzere Avrupa’ya gelir. Çöpler arasında yiyecek bir şeyler bulma savaşı veren iri gözlü çocukları seyreder ve daha sonra yazdığı gibi ‘kirli saçları, sümüklü burunları ve incitilmiş beyinleriyle bu kirli, zavallı küçük savaş kurbanlarını çizdim’ der.

Onbeş yıl sonra Keane artık sanatsal bir heyecan kaynağıdır. Amerikan taşrasının bir kısmı poker oynayan oyuncak köpek resimlerini tercih ederken, daha melankolik olan büyük bir kısmı da Walter’ın hüzünlü iri gözlü çocuk resimleriyle ilgilendi. Çok masum görünüyorlardı ve sanki bir şey arıyorlardı. Walter melankolik biri değildi, biyografisini yazanlara göre bir alkolikti ve kadınların ve kendisinin sevgilisiydi. Şu anda Napa’da karşımda oturan Margaret’le ilk karşılaşmasını günlüğünde şöyle anlatıyor örneğin. Keane’nin dünyası: ‘Margaret bana ‘Resimlerini sevdim. Karşılaştığım en büyük sanatçısın sen. Ayrıca çok yakışıklısın. Resimlerindeki çocuklar çok hüzünlü. Onları görmek kalbimi acıtıyor. Çocukların yüzlerindeki hüzün ve perspektif, bende onlara dokunma hissi uyandırıyor.’ dedi.’ ‘Hayır.’ dedim, ‘Sakın resimlerime dokunma.’ ’

Yukarıdaki sohbet 1955 yılında San Francisco’daki bir açık hava sergisinde gerçekleştiriliyor. Walter hala tanınmayan bir sanatçı. Sonraki birkaç yılda da tanınan biri olmuyor. Walter o gece hatıra defterine yazmayı sürdürüyor, Margaret ona diyor ki: ‘Sen dünyanın en büyük sevgilisisin.’ Sonra evleniyorlar.

Margaret’in ilk karşılaşmalarına dair hatırladıkları ise tamamen farklı. 1950’lerin ortasında Walter bir bitnik klüpte açılan sergide ilk kez bir iri gözlü çocuk resmi satıyor. O gece Margaret onunla birlikte kulübe gitmeye karar veriyor. ‘Beni bir köşeye oturttu ve kendisi sağa sola koşturarak önüne gelenle konuştu ve resimlerimi sattı. Oradakilerden biri yanıma yaklaşıp ‘Siz de mi resim yapıyorsunuz?’ diye sordu. O an birdenbire ‘Resimlerimden mi yararlanıyor bu adam’ diye düşünerek alt üst oldum. ‘

Yararlanıyordu, evet. Patronlara büyük bir yalan söylüyordu. İri gözlerin ressamı Margaret’ti ve Walter belki de savaş sonrası Berlin’inde görmüştü bu resimleri. Ancak resimleri yapan o değildi, çünkü hayatını resim yaparak kazanamazdı.

Margeret öfkeden delirmişti. Eve dönerlerken Walter’a tepki gösterdi ve bu davranışından vazgeçmesini söyledi. Ama onun yerine beklenmedik başka bir şey oldu. Takip eden on yıl boyunca Walter kendisiyle söyleşi yapanlara Greco’dan bu yana en iyi gözleri resmeden kişi olduğunu söylediğinde, Margaret, saygı dolu bir ifadeyle onayladı. Hiçbir şey söylemedi. Neden bunu kabullenmişti? Keane’lerin evliliğinde neler olup bitiyordu? Margaret beni olayın başlangıcına götürüyor. ‘Kim olsa baştan çıkarabilirdi o.’ diyor ama devamını getiremiyor. Nasıl getirebilirdi ki? İlk iki yıl mutlulardı ama kulüpteki o geceden sonra her şey değişti. ‘Eve geldiğimizde açıklama yapmaya çalıştı, paraya ihtiyacımız olduğunu, insanların ressamıyla konuştuklarında resmi satın almaya daha meyilli olduklarını, insanların kendisinin resim yapamadığını düşünmesini istemediğini ve zaten onu iri gözlerin ressamı olarak bildiklerini söyledi. ‘Ansızın resimleri yapanın sen olduğunu söylersem, kafa karıştırıcı olur ve insanlar bizi mahkemeye verir.’ dedi. Bana bütün bu korkunç sorunları anlatıyordu.’

Walter, Margaret’e bir çözüm önerisinde bulundu: ‘İri gözlü çocukları nasıl çizdiğini bana öğret.’ Margaret kabul etti ve denedi. ‘Ama başaramadığında bu benim hatam oldu, ‘Bana doğru öğretmiyorsun, sen daha sabırlı olsan öğrenirdim’ dedi. Halbuki gerçekten uğraşıyordum ama öğrenmesi tek kelimeyle imkansızdı.’

Margaret iki arada bir derede kalmıştı. Ayrılmak istiyordu ama nasıl yapacağını bilemiyordu. Ayrılsa kendisini ve kızını nasıl geçindirecekti? ‘Sonunda durumu kabul ettim. Ve bu beni paramparça etti.’ diyor.

1960’ların başında, Keane posterleri ve baskıları milyonlarca satıyordu. Margaret’e “Hiç parayı gördünüz mü?’ diye sordum. ‘Hayır’ dedi, ‘Sadece resim yaptım. Ama güzel bir eve taşındık. Yüzme havuzu vardı. Demir kapı. Hizmetçiler. Dolayısıyla resim dışında bir şey yapmam gerekmedi.’ Kederli bir yüzle gülümsüyor. Walter ise, dışarıda, güneşin altında üst düzey bir hayat yaşıyordu. Walter günlüğüne şöyle yazmış: ‘Havuzda her zaman, çıplak yüzen üç-dört kadın oluyordu. Herkes herkesi düzüyordu. Bazen yatağa gittiğimde yatakta üç kız birden oluyordu.’ The Beach Boys, Maurice Chevalier ve Howard Keel ziyarete gelirdi ama Margaret nadiren görürdü onları, çünkü günde 16 saat resim yapıyordu.

‘Hizmetçiler neler olup bittiğini biliyorlar mıydı?’ diye sordum. “Hayır, kapı sürekli olarak kilitli oluyordu ve perdeler kapalı.’ dedi. “Bütün o yılları perdeleri kapalı olarak mı geçirdiniz?’ “Evde olmadığı zamanlar, saatte bir arayıp dışarıya gidip gitmediğimi kontrol ediyordu. Hapishanedeydim.’ “Başkalarıyla yaşadığı ilişkileri biliyor muydunuz?” Omuz silkerek ‘Ne yaptığı umurumda bile değildi.’ diyor.

“Çok yalnız olmalıydınız.” “Evet, çünkü kimseyle arkadaşlık kurmama izin vermiyordu. Sıvışıp kaçmaya çalıştığımda takip ediyordu. Chihuahua cinsi bir köpeğimiz vardı, o köpeği sırf çok sevdiğim için tekmeliyordu. Sonunda köpeği birilerine vermek zorunda kaldım. Çok kıskanç ve baskıcıydı ve sürekli olarak ‘Birine söyleyecek olursan seni öldüreceğim.’ diyordu. Mafyadan bir sürü tanığı olduğunu biliyordum. Gerçekten korkuyordum ondan. Bir keresinde beni dövmeye kalktı ama ona ‘Geldiğim yerde erkekler kadınları dövmez. Bunu bir daha yaparsan seni terkederim.’ dedim.’ Susuyor. ‘Ama bunun dışında her şeyi yapmasına izin verdim ki, büyük olasılıkla dayaktan beterdi.’

“Eğlenceden sonra eve geliyor muydu ve ne resim yaptığınızı göstermenizi istiyor muydu?’diye sordum. “Sürekli olarak daha fazla resim yapmam için bana baskı yapıyordu. Bir tane palyaço giysileri içinde yap ya da sallanan atta oturan iki çocuk yap diyordu. Bir gün bir fikirle geldi. Dev bir resim yapacaktım, başeseri olacaktı bu, BM veya onun gibi bir yerlere asılacaktı. Bunu yapmak için bir ayım vardı.’ ‘Başeserin adı Sonsuza Dek Yarın’dı (Tomorrow Forever). Ufka uzanan bir hat boyunca her inançtan, iri gözlü hüzünlü yüz çocuğu betimliyordu. 1964 Dünya Fuarı’nın düzenleyicileri resmi kendi eğitim standlarında sergilediler. Walter kazandığı başarıyla büyük bir gurur duydu. Günlüğüne, rahmetli ninesinin ona şunları söylediğini yazar: ‘Michelangelo senin adını seçilmesi için ailenin bir üyesi olarak ekledi ve tıpkı kendi eseri Sistine Chapel gibi bir başeser olan Sonsuza Dek Yarın ‘ın da, insanların yüreklerinde ve zihinlerinde yaşayacağını söyledi.’

Sanat eleştirmeni John Canaday New York Times için Sonsuza Dek Yarın üzerine görüşlerini yazdı: ‘Bu tatsız bu uyduruk çalışmada 100 çocuk var, dolayısıyla ortalama Keane kadar, 100 kere kötü.’ Bu eleştiri üzerine Dünya Fuarı resmi asılı olduğu yerden indirdi.

Margaret ‘Walter öfke içindeydi. Bense resmi istemedikleri ve hakkında kötü şeyler söyledikleri için kırılmıştım. İnsanlar sadece duygusal bir resim olduğunu söylediklerinde gerçekten incindim. Kimileri resme bakmaya bile dayanamadı. Nedenini bilmiyorum, şiddetli bir tepki sadece. Bir sürü kişi de resmi çok sevdi. Küçük çocuklar çok sevdi. Hatta bebekler bile. Dolayısıyla ‘Umurumda değil. Neyin resmini yapmak istiyorsam onun resmini yapacağım’ dedim.’

Margaret’e geri dönecek olursak, ona ilham kaynağını sorarsanız, omuz silkecek ve bilmediğini söyleyecekti. Resimler yağmur gibi akıyordu içinden. Ama şimdi sorduğumuzda, artık bildiğini söylüyor: ‘O üzgün çocuklar başka hiçbir yolla açıklayamadığım, derinlerimde yatan hislerimdi. Gözleri araştırıyordu. Neden diye soruyordu. Neden bu kadar çok hüzün var? Neden hasta olmak ve ölmek zorundayız? Neden insanlar birbirini öldürüyor?’ ‘Neden kocam bu denli kaçık?’ diye öneride bulundum. ‘Neden bu saçmalığın içine düştüm?’ diyerek başını salladı.

Sekiz yılı korkunç olmak üzere, 10 yıl süren bir evlilikten sonra boşandılar. Margaret, Walter’a gizli gizli resim yapmaya devam etme sözü verdi. Ve bir süre sözünde durdu ama, 20-30 resim daha verdikten sonra birden şöyle düşündü: ‘Artık yalan yok. Şu andan itibaren sadece doğruyu söyleyeceğim.’ İşte bu yüzden, 1970 Ekim’inde, UPI’dan bir spikere herşeyi anlattı. ‘Resim yapmayı öğrenmek istedi, nadiren evde olduğu zamanlarda ona resim yapmayı öğretmeye çalıştım.Nasıl boyanacağını bile öğrenemedi.’

Walter saldırganlaşarak, küfrederek iri gözlerin kendisine ait olduğunu ve Margaret’in ‘içkici, seks düşkünü bir psikopat’ olduğunu söyledi. ‘Gerçekten delirmişti’ diyor Margaret ‘Benden bu kadar çok nefret ettiğine inanamadım.’

Margaret Yehova’nın Şahitleri’ne katıldı ve Havai’ye taşındı. İri gözlü çocukları mavi okyanusun sularında tropik balıklarla yüzerken resmetmeye başladı. Bu resimlerde, çocukların yüzlerinde küçük, çekingen gülümseyişlerin belirmeye başladığını görebilirsiniz. Walter’ın hayatı o kadar iyi değildi, bir balıkçı kulubesine taşındı ve sabahtan akşama içmeye başladı. Kendisiyle hala ilgilenen habercilere, Margaret’in kendisini aldatmak için Yehova’nın Şahitleri’yle işbirliği yaptığını söylüyordu. USA Today’den bir haberci söylediği herşeye inanarak Walter’ın ağzından bir haber yaptı. Margaret, Walter’ı mahkemeye verdi. Yargıç mahkemede ve herkesin gözü önünde, her ikisinin de iri gözlü birer çocuk çizmesini istedi. Margaret 53 dakikada resmi bitirirken Walter omzu tutulduğu için resmi yapamadığını söyledi.

‘İşte bu resim’ diyor Margaret eliyle göstererek. Duvarda, çerçeve içinde, çok iri gözlü, bir çitin ötesinden sinirli bir ifadeyle bakan küçük bir kız resmi asılı. ‘Bu resmi Honolulu Federal Mahkemesi’nde yaptım. Arkasında sunum numarası var.’ Aslında Margaret’in duvarları iri gözlü çocuklar, köpekler ve kedilerden oluşan resimlerle dolu. 2 santimlik bir boşluk bile kalmamış duvarlarda. Mutfakta, Margaret’ın kocasının kardeşi bana ‘Bu resim yalanlara karşı kazandığı bir zaferin simgesi’ diyor.

Margaret tabii ki mahkemeyi kazandı. 4 milyon dolar da kazandı ama bu parayı asla göremedi çünkü Walter bütün parayı bitirmişti. Mahkeme psikoloğu Walter’in hastalığının deluzyonel bozukluk olduğunu söyledi. Margaret’e bu hastalığı bilip bilmediğini sorduğumda hayır anlamında başını salladı.

‘Belli bir gerçekdışılığın kesinlikle gerçek olduğuna inanan ve bunun dışında tamamen normal olan kişi. Daha çok karısının kendisini aldattığına inanan kıskanç bir kocadır bu. Kimi zamanda kişi yeteneğinin kimileri tarafından çalındığına inanır.’ diyorum, Margaret ‘Bunu bilmiyordum’ diyor. ‘Uzun süre bu konuda kendimi suçlu hissettim. Resimlerimi kullanmasına izin vermemeliydim. O zaman bu denli hasta olmazdı.’ diyor.

Walter 2000 yılında öldü. Sonuna doğru içkiyi bıraktı. O günleri özlediğini günlüğünden anlıyoruz. İçkiyi bırakması onun için ‘Heyecan verici seksi kadınlardan, partilerden ve sanat tüccarlarının içkici dünyasından uzak, yeni bir uyanış.’

1970’lerde iri gözler gözden düştü. Woody Allen Sleeper’da, akıldışı bir geleceğin asla gelmeyeceğini düşünerek resimlerle alay etti. Ama sonra birden bir tür rönesans gerçekleşti ve Amy Adams ve Christoph Waltz, Tim Burton’un yönetiminde İri Gözler filminde oynadı. Margaret’in de küçük bir rolü var: ‘Bir park bankında oturan ufak tefek yaşlı bir kadınım ben.’

Margaret gülümsüyor ve heyecanlı görünüyor. O an şunu anlıyorum; bazen yapılan hata öyle büyüktür ki yaraları iyileştirmek için -kahramanı olduğunuz biyografik bir film gibi- dramatik bir şeyler gerekir.

Kaynak metin: http://www.theguardian.com/artanddesign/2014/oct/26/art-fraud-margaret-walter-keane-tim-burton-biopic

Daha fazla yazı yok
2024-05-28 12:52:08