A password will be e-mailed to you.

Ferzan Özpetek, filmlerinde uzun ve kalabalık yemek sofralarında verdiği "Aile sadece kan bağından ibaret değildir, kimilerinin asıl ailesi arkadaşlarıdır" mesajını ikinci romanı Sen Benim Hayatımsın ile edebiyat dünyasına taşıyor.

Geçtiğimiz yıl ilk romanı İstanbul Kırmızısı’yla okurla buluşan sinemacı Ferzan Özpetek, hayatı öykülemeye devam ediyor. Sen Benim Hayatımsın yazgıya başkaldıran, derin bir aşkın ekseninde sanatçının İtalya’daki yaşantısından kırk yıla uzanan bir zaman dilimini anlatıyor. Seksenli yıllardan günümüze uzanan bu zaman yolculuğunda özgürlüğü, aşkı ve dostluğu tüm benliğiyle olumlayan kahramanlar yer alıyor.

Yazarın kişisel haritasının rotalarını izlerken bir yandan sinema dünyasındaki yolculuğuna tanıklık ediyor, diğer yandan filmlerinden aşina olduğumuz “peri”yle öykü düzleminde yeniden karşılaşıyoruz: Kitap, aile kavramının kan bağının ötesinde, insanın hayatına katılan dostlarla, sevgililerle ne denli zenginleşebileceğini anlatan; ölüm, kayıplar, yenilgiler ve tüm bunları saran korkularla da dürüstçe hesaplaşan bir roman. Ancak tüm bunların ötesinde, sahici bir aşkın romanı…

“Sadece bir yere kök salmayı başardığında gerçekten uzaklara gidersin” sloganıyla bu hafta Can Yayınları’ndan piyasaya çıkan Sen Benim Hayatımsın, 236 sayfa ve 20 lira.

Daha fazla yazı yok
2024-05-12 05:29:13