A password will be e-mailed to you.

Art Dubai 2013, galerilerin sunduklarından çok tartışma programları, ödül sergileri ve eğitici derslerden oluşan programıyla tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başarıyor.

 

Dubai- Bu yıl yedincisi düzenlenen Dubai Sanat Fuarı yöneticisi Antonia Carver, artinfo.com’a 29 ülkeden 75 galerinin katıldığı fuarın son on yıldır gelinen bambaşka bir noktayı işaret ettiğini söylüyor. Dubai bugün bütün Ortadoğu çağdaş sanatında bundan on yıl önce söz konusu olmayan bir özgürlük duygusuna sahip. Krizleri, politik gelgitleri atlatmış yarım kalan inşaatların tümüne tekrar start verilmiş. Fuarın açılışında iki Sheikh (Şeyhin İngilizcesi) ellerinde galeri Sabrina Amrani görevlisinin onlara verdiği mercekle Hint sanatçı Wagas Khan’ın duvara yaptığı resmi inceliyorlar. Bir zamanlar Hollanda resminde keşfedilecek uzak kıtaların sembolü mercek, o kadar şey gösteriyor ki…

Her şeyden önce Batıların çoktan Arap zevkini kendi bildikleri gibi şekillendirmekten vazgeçtiğini gösteriyor. Onları olduğu gibi kabul edip hatta sevmeye karar verdiklerini… Batılı galeriler, standlarında kendi zevklerini değil, şeyhlerle ve bölgeyle empati yaparak onların sevebileceği işleri sunuyor. Bu işlerin ortak noktası mercekle incelenmeye ihtiyaç duyduracak kadar "zanaat"e, el emeğine sahip olmaları. Bu önemli bir kriter… Merceğin amacı göz yanılsamasını artırmak değil yani…

El emeğinin açıkça hissedildiği tığ işi işleriyle Joana Vascencelos, Birleşik Arap Emirlikleri’nin en tanınmış ressamı Abdul Kadir Al Rais, İslami keman serisiyle tanınan İbrahim Qurashi, gündelik malzemenin yanısıra kaligrafik soyutlamalar da yapan Nasir Nasrallah, şiirlerini Arapçaya çevirerek devasa duvar resimleri düzenlemesiyle tanınan İdris Khan, dokuma halıdan soyutlamalarıyla Bita Ghezelayagh, neon Arapça yazı işleriyle Shezad Dawood, bu yerel bakışı beslemekte kusur işlemeyecek türden işler üreten sanatçılardan…

Fakat haksızlık etmeyelim. Athr Gallery, Parisli Chantal Crousel, Jakartalı D Gallerie, Hindistan’dan Experimenter, New Yorklu Alexander Gray Associates, Dubaili Grey Noise, Brükselli Galerie Rodolphe Janssen, Viyanalı Galerie Krinzinger, Çinli Platform China ve Dubai’li The Third Line; Türkiye’den galeriler Rampa, Mana, Non, Rodeo, Galerist’le birlikte fuar, Dubai’ye gelen “sanat dünyası”nı da ihmal etmiyor. Documenta’ya katılmış Walid Raad, Akram Zaatari, Wael Shawky ve Mounira Al-Solh gibi sanatçıları görmek sürpriz değil ama büyük mutluluk… Akram Zaatari, geçtiğimiz 12. İstanbul Bienali sayesinde keşfettiğimiz, Wael Shawky’yi ise 9B sayesinde tanımıştık. Fuar, satış için oraya gelen galerilerin gösterdiklerinden belki daha çok "non-profit" programıyla ilgi odağı olmayı hak ediyor.

Ünlü İspanyol asıllı küratör Chus Martinez’in sahilde heykel projesi bunlardan biri ve belki de en değerlisi… Chris Burden, Gabriel Kuri, Slavs & Tatars gibi çok farklı isimleri kumsalda bir araya getiren sergi için Martinez, "canvas"a “heykel zor bir araç ama toplumların tarihini inşa etmelerinde önemli bir araç…” diyor. Farklı dildeki heykeller sahildeki gökdelen silüetine fondaki inşaat sesine tutarsız ama ilham verici bir katkıda bulunabiliyor hakikaten… Bu arada Kuzey Afrika bu yılın misafir bölgesi. Küratörlüğünü Lagoslu Bisi Silva’nın yaptığı seçki ilginç isimler keşfetmek için iyi bir fırsat yaratıyor. Aynı zamanda Abraaj sanat ödülünün beşinci yılı ve 2013 finalistleri Murtaza Vali küratörlüğünde bir sergiyle fuarda ağırlanıyor.

Global Art Forum, Tanımlar başlığı altında tartışmalarına fuarda devam ediyor. Fuar organizasyonu tarafından 10 sanatçıya fuara özel izleyiciyi işin içine katacak işler sipariş edilmiş. Onlardan biri de Ahmet Öğüt. Ahmet Öğüt, fuarın izleyicilerini değil de, genç çalışanlarını düşünerek işinin içine katmış. Stajyerler, Öğüt tarafından onlara özel kartlarla girebilecekleri bir lounge’a sahipler. Burada gazete okuyabilir. Masaj yaptırabilir. Pinpon oynayabilir. Taze meyva suyu yudumlayıp yorgunluk atabilirler. Artreview yazarının fuarın en iyisi ödülünü kazanan iş, VIP Intern Lounge başlığını taşıyor.

Fuardaki tartışmaların birinde bir İngiliz küratör, sponsorluğu tartışmaya açarak günümüzde şeyhler gibi bireyleri kurumsal destek verenlere tercih etmeye açık olduğunu açık açık dile getirdi. Bu, Batı’nın şeyhlerin cömert ilgilerinin etkisiyle olsa gerek kaç on yıllık Avrupalı sanata kurumsal destek geleneğini gözden çıkarmaya hazır olduğunu, Doğulu "derebeyler"in gözdesi olmaya şimdiden göz kırptığını gösteriyordu. Ve bu da elbette normal.

Bugün Avrupa’daki müzelerin mali krizi atlatabilmelerinin en birinci nedeninin Ortadoğu’da beş yıl içinde açılacak müzelere iş satmak olduğu düşünülürse… Modernizm en son 20. yüzyıl başında, İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Avrupa’dan Amerika’ya ithal edilmişti. İnanın bana ithalatta sıra Dubai, Abu Dhabi, Katar, Doha’da… Körfez’de yani…

Daha fazla yazı yok
2024-05-05 14:41:39