A password will be e-mailed to you.

Sinema yazarımız Burak Kaplan, biletleri ön satışa sunulmadan hemen önce, !f Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde gösterilecek filmleri Sanatatak okurları için inceledi.

!f’in geçtiğimiz hafta internet üzerinden yayınlanan “anlamlı” tanıtım filminden sonra cumartesi gecesi The Hall’da düzenlenen basın toplantısıyla festivalin merakla beklenen programı da nihayet açıklandı. Festival yöneticileri uzun bir süredir zaten sosyal medya üzerinden festivalde gösterilecek favori filmlerin bilgisini bizlerle teker teker paylaşıyor ve bizi sabırsızlandırıyordu. Cumartesi gecesi de gördük ki sabırsızlanmamız boşuna değilmiş. Zira festivalin bu seneki seçkisi dopdolu. Festival kataloğuna göz atarken mutlaka izlemeliyim dediğimiz filmlerin sayısı da bu kez oldukça fazla. Hal böyle olunca bir “kaçırılmaması gerekenler” listesi yapmak da içinden çıkılamaz hale geliyor tabi. İşte tam da bu yüzden eğer siz de kendi listenizi hazırlamakta zorlanıyorsanız, yazının devamı “Neler izlemeliyim?” sorunuzun cevabı olabilir.


Digitürk Galaları’nda neler var?

Galalar bölümünde ilk göze çarpan film, herkesin merakla beklediği Lars Von Trier imzalı Nymphomaniac. Trier’in, son kurgusu çok uzun çıktığı için ikiye böldüğü filmi, festivalde peşi sıra konan seanslar sayesinde bir oturuşta izlemek de mümkün. Siz de “Trier’ın çarpık zihninde dört saat boyunca dolaşmak bana koymaz” diyenlerdenseniz tavsiyem, filmi bir bütün halinde görmeniz yönünde olacaktır. Zira böylesi bir sinema deneyimi her zaman yakalanacak bir fırsat değil!

Oscar yarışında, özellikle erkek oyuncusu Matthew McConaughey’nin performansıyla sükse yapan Amerikan bağımsızı Dallas Buyers Club’ı ise vizyona uğramadan görmek istiyorsanız, filme bilet bulmak için bilgisayarınızın başına sabah erken bir saatte oturmanızda fayda var. Çünkü karşınızda festivalin rock yıldızlarından biri var! Sözü hazır oyunculardan açmışken, Dom Hemingway’e de bir şans vermenizi öneririm. Jude Law’ı daha önce böylesine “edepsiz” görmemişizdir herhalde!

Bunlar çok ana akım ben daha farklı bir şeyler arıyorum diyorsanız, Jonathan Glazer’ın Under the Skin’i tam sizin filminiz olabilir. İskoçya’da, otostop yaparak durdurduğu arabalardaki adamları baştan çıkaran uzaylı bir Scarlett Johansson fikri başlı başına farklı durmuyor mu zaten?

Ben yönetmen filmlerini merak ediyorum, onlarda durumlar neler diyorsanız, Wong Kar Wai’nin The Grandmaster’ı ya da Miyazaki’nin The Wind Rises’ı ilginizi çekebilir. Son olarak tabi bir de festivale konuk olarak da katılacak olan Fransız yönetmen Michel Gondry’nin Chomsky belgeseli Is The Man Who Is Tall Happy? var ki yönetmen İstanbul’a geldiğinde olur da denk gelir ya Gondry’e şöyle afili bir iki soru sormak için bile izlenebilir.


KEŞ!F’te bir film var ki kaçmaz!

Festivalin bu seneki Keş!f bölümü de tıpkı galalar gibi birbirinden iyi filmlerle dolu. Antalya Altın Portakal’da aldığı senaryo ödülünü hak edip etmediği tartışmalarıyla, geçtiğimiz aylarda adından sıkça söz ettiren Mavi Dalga’yı bir de kendi gözlerimle göreyim ve filmle ilgili kendim karar vereyim diyorsanız, film, yönetmenleri Zeynep Dadak ve Merve Kayan’ın da katılımıyla Keş!f’te sizi bekliyor olacak.

Bu bölümün kesinlikle kaçırılmaması gereken filmi ise bir İngiliz yapımı. Yönetmen Clio Barnard’ın filmi The Selfish Giant, ilk bakışta Andrea Arnold’ın Fish Tank’ini andırıyor ve bu bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor. Clio Barnard’ı, belgesel türündeki bir önceki işi The Arbor ile keşfetmediyseniz yönetmenin ilk kurmaca denemesi The Selfish Giant sizin için bulunmaz bir fırsat!


Sanatatak okurlarına özel: “Sanat Hayat İçindir!”

!f’in “Sanat Hayat İçindir!” bölümü, adeta Sanatatak okurları için hazırlanmış gibi duruyor. Bu bölümde konusunu sanatçıların hayatlarından, işlerinden alan toplam yedi film var. Bu filmlerden en ilgi çekici olanları ise bu sene belgesel dalında Oscar’a da aday olan Cutie and the Boxer ve ressam Edward Hopper’ın resimlerinde gezinen Shirley: Visions of Reality. Cutie and the Boxer, 40 yıldır evli olan sanatçı bir çift olan Shinoharaların hayatlarına bakış atmaya ve bu sıradışı ilişkinin kaydını tutmaya çalışırken; Shirley: Visions of Reality ise Hitchcock filmlerine bile esin kaynağı olmuş Amerikalı ressam Edward Hopper’ın pek çok resminde karşımıza çıkan gizemli bir kadının hikâyesini yazmaya girişiyor. Bu bölümde tüm filmlere zamanınız yetmese bile bu iki filmi kesinlikle görün derim.

 

Özel gösterimlerden birine dikkat!

Özel Gösterimler bölümünde bir yanda David Lynch’in olması, Visitors’ın radardan kaçma ihtimalini kuvvetlendiriyor tabi! Fakat Qatsi üçlemesinin yaratıcısı Godfrey Reggio’nun on bir yıl aradan sonra yeni bir işle seyirci karşısına çıkıyor oluşu gerçeğinin de kesinlikle ıskalanmaması gerek. Visitors, 74 sabit plandan oluşan bir tablo(lar) filmi. Farklı bir seyir deneyimi yaşamak ve Philip Glass’ın müzikleri eşliğinde bir kez daha bir Reggio filmi izlemek istiyorsanız, adresinizin özel gösterimler bölümü olduğunu biliyorsunuz.


!f Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali biletleri 31 Ocak 2014 günü biletix.com’da ön satışa sunulacak. Festival 13-23 Şubat 2014 tarihleri arasında İstanbul’da, 27 Şubat – 02 Mart 2014 tarihleri arasında da Ankara ve İzmir’de olacak.

Daha fazla yazı yok
2024-05-06 09:29:26