A password will be e-mailed to you.

Eşcinsel evliliği yasasını o hazırladı. Tıpkı yabancılara oy verme hakkı tanıyan kanunu yazdığı gibi… 

 

O, Fransa’da Yeşiller’in senatörü… 15 ay oldu Fransız senatosuna gireli… Ve hazırladığı kanun sayısı çok… Yabancıların oy vermesini sağlayacak kanunun altında onun imzası var. Belediye seçimlerinde yabancıların oy vermesi için elinden geleni ardına koymadı. Senatodan geçirmeyi başardı. Lakin parlamentodan geçmesi için beşte üç oy gerekiyor. Bu da imkansız. Referandum yoluna ise Hollande, kaybedeceği için gitmemekte ısrar ediyor.

İstanbullu Esther Benbassa’yla, Hünkar lokantasına oturuyoruz. Rejime ara veriyor. Kalecik karası ve İzmir köftede karar kılıyor. Benbassa’ya göre Hollande‘ın geleceği parlak değil. Şimdiden çok puan kaybetmiş: “Fransızlar aslında sola oy vermediler. Sarkozy’ye karşı oy verdiler. Fransızlar sağcı” diyor.

Hollande iktidara geldikten sonra hiçbir sözünü yerine getirmemiş. Esther Benbassa, Fransa’daki eşcinsel evliliği kanun tasarısının arkasındaki tek isim. O yüzden adı gaylerin arasında “yeşil ikona”. Fransa’da 8 bin lezbiyen kadın, Belçika’dan aldıkları spermlerle çocuk sahibi olmuş çünkü tıbbi destek alarak çocuk sahibi olmak yasak.

Devlet kimle evleneceğine karışamaz

Benbassa, asla "liberter" olmadığını anlatıyor Fransa’nın… “2012’de kanunu, yüzlerce farklı uzman, dernek yetkilisi, aileler, çiftlerle görüştükten sonra yazdım. Hükümet, eşcinsellere evlilik ve evlat edinme hakkı, ikisine ancak karar verdi. Ama tanımadığın birinin spermiyle çocuk yapmayı müzakere konusu bile yapmadı. Erkek eşcinseller bu yüzden Amerika’ya gidiyor. Çocuklarını doğurması için burada kadınlara para ödüyorlar. Üstelik bu şekilde edindikleri çocukları Fransa’da nüfuslarına geçiremiyorlar.” Benbassa, büyük şehirlerde halkın yüzde sekizini gaylerin oluşturduğunu belirtiyor. Bu oran ancak San Francisco’da yüzde yirmi beşi bulabilmiş. Hiçbir ülkenin başta Fransa’nın sanıldığı gibi gay friendly-eşcinsel dostu olmadığını sözlerine ekliyor: “Belki biraz Londra… Ama Paris kesinlikle öyle değil. Bir cumhuriyette yasa herkes içindir. Hiçbir devlet kimseye sen onunla evlenemezsin diyemez. Evlenmek isteyen evlenir.” Geçtiğimiz 16 Aralık günü Paris’te toplam 60 bin kişi Benbassa‘nın kanun tasarısı için “herkes için evlilik” pankartlarıyla yürüdü. Bu kanunun yürürlüğe girip girmeyeceği 13 Ocak’ta belli olacak. Eğer girerse toplam 82 başka kanun dolayısıyla anayasa değişmiş olacak. Pasif müşteri ayartma kanunu Lezbiyen çiftlerin tıbbi destekle çocuk yapmasının da önü açılmış olacak. Benbassa bugün sosyal devletin tıpkı aile kurumu gibi değişmesi gerektiğini, bu dünyayı anlamada sosyal demokrat bakış açısının yeterli olmadığı gibi çözüm üretmede fazlasıyla muhafazakar kaldığını düşünüyor: “İşsizliği artık devlet çözemez. Bu büyük şirketlerin, bankaların elinde. Bugün devletin yapabileceği tek şey toplum reformları… Yabancılara oy hakkı gibi. Ama Fransızlar Araplara oy hakkı verirlerse, kadın erkek yüzmeye gidemezler diye aslında İslam’dan korkuyorlar. Fransız vatandaşı Çingenelerin kartı var. Bu kartı her üç ayda bir gidip damgalatmak zorundalar. Oysa vatandaşlar. Bu kartın iptali için de uğraşıyorum…”

Tıpkı Sarkozy‘nin iktidarından miras “pasif müşteri ayartma” kanununun iptali için çalıştığı gibi… Bu kanuna göre açık saçık bir kıyafetle sokakta duran bir kadını polisin fuhuş yaptığı gerekçesiyle götürme hakkı bulunuyor.

Rosa Luxemburg’da

Benbassa, düzenli olarak Huffington Post’un Fransızca gazetesinde Senatodan Görüş başlıklı köşesinden sosyalistlere, iktidara kafa tutuyor. Sorbonne’de kürsü başkanı ve hoca Benbassa‘yı, blogu estherbenbassa.eelv.fr adresinden takip etmek mümkün.

A Challenge for Living Together isimli derneğin kurucusu. Birlikte yaşama üzerine çalışan derneğin önemli icraatlarının başında Fransız okul kitaplarına kolonyalizm konusunu koydurtmak geliyor. “İstedik ki siyahların bir zamanlar köle olduğu okullarda öğretilsin. Fransa’nın kolonyalist bir devlet olduğu öğrenilsin. Fransa hala da post-kolonyalist. Araplar başta olmak üzere tüm yabancıları banliyölere atmış. Onlar gettolaşmış. İş yok…”

O, tutkulu bir eşitlik savaşçısı. Boşuna Senato’nun bilinen bir diğer adı Luxembourg’dan hareketle ona "Rosa Luxemburg" da demiyorlar. Yemek sonrası Taksim’e doğru uzun bir yürüyüş yapıyoruz. Taksim meydanı projesine hiç de olumsuz bakmıyor. Şehrin bu inşaat halinin bilakis enerjik olduğunu bu kez Türkiye’yi hiç olmadığı kadar diri bulduğunu ifade ediyor. Ve uzun uzun 1965 yılına kadar yaşadıkları, küçük bir kızken Taksim’de, meydanda çekilmiş aile fotoğrafını anlatmaya koyuluyor.

Daha fazla yazı yok
2024-05-23 14:42:38