A password will be e-mailed to you.

“Eğer kamusal alana dair ve kamusal alanda bir üretim gerçekleştiriliyorsa, gerçek muhatapları da bu alanın gerçek sahipleridir.”

Haliç’te gün batımı manzarasını izleyerek Kasımpaşa’ya doğru yürüyorum. Stadyum, bir meteorun açtığı çukurmuşçasına çarpıyor göze. Stadyumun yanından uzayan, dar, labirent görünümlü sokaklar… Sokaklardan birinde bir bina parlıyor. Bina cephesine bir neon ışık yerleştirilmiş. Işığın parladığı yönü takip ederek Kasımpaşa’da, Aynalı Çeşme Caddesi’nde Işık Çıkmazı Sokağını buluyorum.

Sokak L şeklinde. İlk bakışta girişindeki binanın cephesi çarpıyor yüze. Sokağa dair bir farkındalık hissi geliyor. Yürüdükçe, binalara yerleştirilmiş, rengârenk neon ışıklar görülüyor. Binaların balkonlarına, köşelerine, çeşitli açılarla ve renklerde yerleştirilmiş neon ışık çizgiler…

Kamusal alanda gerçekleştirdiği performanslarıyla tanınan Bertrand Ivanoff, bu sefer de Kasımpaşa’da bir sokakta çıkıyor karşımıza. “Öldürmeyen Silah: Sokak Işıkları” adını verdiği ışık enstalasyonu projesiyle, kamusal alanda sanata ve mahalli unsurlarla bir aradalığa farkındalık yaratmak istiyor.

Projenin açılış partisinde uzun yıllardır sokak müziği icra eden grup Kara Güneş, tınılarıyla sokağa ses veriyor. Sokak sakinlerinden birkaç kişi ise evlerinde yaptıkları sandviçleri ve kekleri sergiliyor. Binalara yerleştirme ve elektrik tesisatı gibi teknik konular ise yine sokak sakinleri arasında çözülmüş.

Sokakta bulunan esnaf, sokak sakinleri ve enstalasyonu görmeye gelen ziyaretçiler bir arada, alışık olmadığımız türden bir birliktelik oluşturuyoruz. Ivanoff’un hedefi ise tam da bu. Kamusal alanda ortak bir dil üretmek.

Açılış boyunca Ivanoff’la yaptığımız sohbetler, sokağın ruhu gibi samimi, dağınık, ara ara yoğun ve duygusal, genelinde ise “gerçek”. Kendisinin aktardıklarını, ben de kendi dilimle aktarmaya çalışıyorum. Nihayetinde amaç, ortak dili üretmek…

Ivanoff’un öncelikli amacı kendini ifade etmek. Bunun için kullandığı dil ise çizgiler. Binalara yerleştirilen neon ışıkları “bir durumun altını çizmek” olarak değerlendiriyor. Performansın ilk tanıkları ise sokağın kendi sakinleri. Sanatçının görüşüne göre, eğer kamusal alana dair ve kamusal alanda bir üretim gerçekleştiriliyorsa, gerçek muhatapları da bu alanın gerçek sahipleridir. Sokak yaşayana aittir. Ivanoff, projenin hazırlıklarını yaparken önce sokak sakinleriyle görüşmüş. Başta biraz ürkütücü olduğunu dile getirmekten çekinmiyor. Kamusal alana dair yapılan tüm çalışmalarda aslolanın  “iletişim” olduğunu vurguluyor. Sonuçta bu, gündelik hayata dair bir çalışma ve ancak gündeliğin kendi dinamikleriyle hayat bulabilir.

Sokak sakinleriyle ilk görüşmeler biraz zorlu olsa da Ivanoff kendini ifade edebiliyor. Çalışmasını bir sanat ürünü olarak değil, insanların içinde yaşadığı bir hal olarak görüyor. İletişimini de bu düstur üzerinden kuruyor. Sokağın kendisi ile bir dayanışma çağrısı aslında bu. Nihayetinde sanatçının ilk başvurduğu kanal, belediyeler, idari amirlikler vs. değil.

Kendi ifadesiyle bu çalışma “insan ilişkileri” üzerine kurulu. Sevgi, aşk, duygulanım, rekabet… Yüksek doz duygu kanallarıyla besleniyor Ivanoff. “Şehirde ne var? İnsan var. O zaman insanlarla başlayalım” diyor. Buradan bakıldığında, mekânı alıp dönüştürmek ve bir sanat alanı haline getirmektense, soyut olandan yola çıkıp, mekânı somutlaştırmaya çalışıyor sanatçı. Renkler, insan ilişkilerinin çok çeşitliliğine vurgu yapıyor. “İnsan tek renk değil” diyor Ivanoff. Renklerle mekânın, gövdenin sınırlarını aşıyoruz. Sınırlı mekân, renkler ve çizgilerle bir boyut kazanıyor ve gözün görüş açısı genişliyor.

Bu renklerin arasında, Kasımpaşa’da, gündelik hayatın kendi iç dinamikleriyle sürüp gittiği “alelade” bir sokakta, “alelade” bir kalabalık bir araya geliyor. Kamusal alan dediğimiz sokağı, esnafıyla, sakiniyle, yabancısıyla, ziyaretçisiyle ortak bir algı içinde hissetmeye çalışıyoruz.  Biz, dışarıdan gelenler oraya ait değiliz.  Sokak sakinleri de aslında kente ait değil. Hepimiz aynı anda “hiçbir yerdeyiz”.

Ivanoff’un ışık enstalasyonu, kentin ortasında ki bir “hiçbir yeri” yeniden “herhangi bir yere” dönüştürüyor.  Bu herhangi bir yer, iletişim kurmanın zorluklarını, bu zorlukları aşmak için harcanan çabayı ve nihayetinde “uzlaşım”ın temelinin, öteki korkusunu aşmaya dayandığını hatırlatıyor.

Adres: Işık Çıkmazı Kasımpaşa, Beyoğlu
Aynalı Çeşme Caddesi Euro Plaza Otel köşesi Tarlabaşı Bulvarı – İngiliz Konsolosluğu karşısı.
Tarih: 11 Ekim Cuma 2013 – 10 Kasım 2013,  19:00/21:30

Daha fazla yazı yok
2024-05-11 19:42:15