A password will be e-mailed to you.

“Göğe Bakma Durağı” ile geçtiğimiz yıl birinci İstanbul ayağı düzenlenen Uluslararası YAP (Young Architects Program) Yeni Mimarlık Programı, bu yazı New York, Roma, Santiago ve ilk kez olarak Seul’de geçiriyor; dört geçici yerleştirme, dört yeni kamusal mekân yaratıyor. 

Turgut Uyar’dan isimli “Göğe Bakma Durağı”nı[1] geçen yıl naifçe içselleştirerek “keyif durağı”ma evrilttiğimi söyleyebilirim; gönlümü çelerek yaz boyu zaman, enerji ve maneviyat (yol tercihleri ya da kamusal alana ulaşmak adına X-Ray cihazlarından geçme hoşnutsuzluğu) toplatan, keşfedilmiş bir delikten öteye geçmenin karşı konulmazlığı ya da mekânın/kentin “töz”üne (bacadan) yaklaşma hissiydi -Boğaz’ın bildik görselliğini metal direklerin titreşiminde duyumsama deneyimi romantikçe tuhaftı, ayrıca lastiklere kurulup termosta kahve içerken pek güzel esiyordu.

Kent boşlukları olarak kültür yapılarının açık mekânları üzerinde düşünen ve bu mekânlarda yeni kamusallık deneyleri öneren YAP (Young Architects Program) Yeni Mimarlık Programı, günümüz mimarlarının sokağa döndüğü ve disiplinlerarası sınırların son on yılların kavramsal mirası üzerinde belirsizleştiği bugünlerde dikkate şayan işler ortaya koyuyor. Beş genç katılımcı, belirlenen yapı bünyesinde yaz boyu kalacak bir yerleştirme tasarlıyor; katılımcılardan göz önünde bulundurmaları istenen gölgelik, su ve oturma alanı gibi unsurlarla beş öneri arasından seçilerek uygulanacak olan yerleştirmeye geçici bir kamusal mekân özelliği kazandırılmış oluyor. Katılımcıların işlerinin mali ve mimari olarak uygulanabilirliğinin yanı sıra, çevresel sorunlara dair yeni algılar oluşturmaları bekleniyor; bu da son on yılda neredeyse bir “çatılara bitki ekme zanaati”ne evrilmiş olan çevresel tasarımın, klişelerinden arınarak yeni biçimler oluşturmasına olanak sağlıyor.

Kendisini, kaynaklarını ve enerjisini “dünyadaki sanat denemelerine adanmış” olarak tanımlayan MoMA PS1’ın avlusunda 1998 yılında nevi şahsına münhasır Viyanalı grup Gelitin (çimenlik bir tepedeki altmış metrelik pembe pleksiglas tavşanlarını sevgiyle anıyorum) ile başlayan YAP, WORK Architecture Company, SHoP, EMERGENT gibi, bugün küresel ölçekte işler üreten genç ve maceracı grupların sahneye çıkmasını sağladı.

“Müze”yi bir konteynır ya da vitrinden öte, bir atölye olarak ele alan işler ve bu bağlamda tanımlı mekânlarda oluşturulan “pop-up” kamusallık, kent içinde yeni senaryolara imkân sağladığı gibi çağdaş sanat merkezlerinin bir düşünce tankı olarak işlevini de yeniden düşündürüyor. Müzenin kurumsal faaliyetlerinin, sanat ve mimarlık dünyasının ve şehrin kamusal hayatında başrollerden birine sıçrayışı bir ütopyadan -bir şekilde- bir gerekliliğe evrildi. Belki de direktörler ve küratörlerin gerçek işi budur: müzenin, sahip olduğu meşrulaştırıcı kültürel aurayı ve kamular için işleri seçip dağıtma yetisini kaybetmeden bir kent arenası oluşunu sağlamak,” sözlerini kullanmıştı bahar ayında görüşme şansını bulduğum, MAXXI’nin Mimarlık Programı küratörü Pippo Ciorra.

2010 yılında Santiago’dan CONSTRUCTO ve 2011 yılında Roma’dan MAXXI’nin (Museo Nazionale delle Arti del XXI Secolo/ 21. yy. Sanatları Ulusal Müzesi) katılımıyla uluslararası bir etkinliğe evrilen YAP, geçen yıl İstanbul Modern’in ve bu yıl da Seul’den National Museum of Modern and Contemporary Art’ın (MMCA) katılımları ile büyümeye devam ediyor. YAP’ın 2014 programı, dört yerleştirme ile oldukça yoğun; geçtiğimiz hafta açılan, geri dönüştürülmüş bira tenekelerinden “dinlenmek, oynamak, izlemek ve dinlemek için ilham verecek” geçirgen “medya-duvarı”  8 ½ (Otto-e-Mezzo) ile MAXXI ve işlenmiş mısır koçanlarını yansıtıcı tuğlalara dönüştürerek New York’un cam gökdelenli manzarasına yeni (ve ekolojik) bir okuma ve getiren Hy-Fi ile MoMa PS1’a, önümüzdeki haftalarda “rüzgârla hareket eden” sazlardan labirent Wicker Forest ile CONSTRUCTO ve hava balonlarının mitolojik ormanı Shinseon Play ile MMCA katılacak.

 

 

 



[1] SO? Mimarlık ve Fikriyat, İstanbul Modern, 2013. 

Daha fazla yazı yok
2024-05-12 00:51:42