A password will be e-mailed to you.

Ai Weiwei’nin Yunanistan’nın Midilli Adası kıyılarında soğuk çakıl taşlarının üzerine uzanıp Alan Kurdi’nin Türkiye kıyılarında kumlara uzanmış küçük bedenini taklit ettiği bir fotoğrafı mülteci sorununun bir kez daha gündeme gelmesine yardımcı oldu.

Fotoğraf geçen hafta ilk kez sanatçının medya arşiv fotoğraflarından oluşan “The Artist” (Sanatçılar) isimli sergiyle India Art Fair’de (Hindistan Sanat Fuarı) ortaya çıktı.

CNN’e bu fotoğrafla ilgili verdiği röportajda  Ai Weiwei 2008 yılında Çin’de olan depremde çocukların altında kaldığı bir okul enkazı için aynı şeyleri hissettiğini söylüyor: “Orada ayakta duruyordum ve bedenimin rüzgarda titrediğini hissediyordum… – (Çocukların öldüğü bir yerde) Rüzgarda ölümü hissedersin. O an orada olduğunda ancak hissedebileceğin bir takım duygular tarafından sarmalanırsın. Benim için (Alan Kurdi ile) aynı pozisyonda uzanmış olmak günün politik tartışmalarından çok daha ötesini ifade ediyor.”

Ve devam ediyor Ai WeiWei

“Şu botlardan inen o kadar çok çocuk var ki. Hepsi melek gibiler –En savunmasız olanlar onlar.  Dünyanın onları en uç şekilde umutsuz durumlara düşürdüğünü görüyorsun.  Biliyor musun aslında insan için iki dünya vardır; biri çocukluğun dünyasıdır diğeri de büyüklerin ve bu iki dünya birbirlerinden uzak ve birbirlerine geçişi olmayan dünyalardır.” 

Diğer taraftan önceden planlanmış bir eylem ya da bir fotoğraf değil Ai Weiwei’nin fotoğrafı. Fotoğrafı çeken India Today gazetesi fotoğrafçısı fotoğrafını çekmek için kendisinden deniz kıyısında bir yerde durmasını ve gözlerini kapatmasını ister. O da bunun üzerine denize biraz daha yaklaşıp Alan gibi kumların üzerine uzanır. 

Ai Weiwei’ye mülteciler konusuna dair ya da başka bir konuda yapacağı sanat eserleri sorulduğunda şöyle dile getiriyor düşüncelerini: 

“Bir fikrim yok. Bir tür kayıp gibiyim. Duygularımın, güdülerimin, tepkilerimin politik sanatta deneyimlediklerimle hiç uyuşmadığını hissediyorum. Bu gördüğümüz durum beni gerçekten bir bilinmeze sürükledi.

Belki kıyaslanabilir ya da benzer zorluklarla büyüdüm ben de ama yine de Avrupa’ya varabilmek için hayatlarını riske atan bu insanların dünyalarına içeriden dahil olamıyorum. Ve bir de bin bir türlü mazeretler bularak mültecileri ya reddedip ya da onları daha trajik durumlara sürükleyen şu politikacıları görüyorsun. 

Botlardan indiklerinde gözlerinde yaşlarla kadınlar ve erkekler "evet başarabildik" diye düşünüyorlar. Her yerden ellerinde bir bardak çay ve bir adet çikolatayla gönüllüler etraflarına dolanıyor. Bu küçük şeyler çocukları mutlu edebilir. Ama Avrupa bir battaniye ve bir adet çikolatadan fazlası değil.”

Bu umutsuzluğa rağmen yine de Ai Weiwei mülteci sorunun sesi olmaktan vazgeçip bu işin peşini bırakmayacak gibi duruyor. Çünkü fotoğrafı çeken gazetenin editörü yeni bir röportaj için onu arayıp stüdyosunda onunla buluşmak istediğini söylediğinde Ai Weiwei’nin cevabı şöyle oluyor: “Sahil benim stüdyom.”

Daha fazla yazı yok
2024-05-06 03:55:42