A password will be e-mailed to you.

"İmgeler, tıpkı para birimleri gibi, pazarın onları götürdüğü her yere serbestçe akmalı mı; yoksa bu neoliberal özgürlük, en uç ifadesi fundamentalizm olan kültürel kimliğin değerleriyle makulleştirilmeli mi?"

David Joselit

Çeviri: M. Kemal İz

İmge Patlaması*

İmgelerin çoğaldığı ölçü ve seyahat ettikleri sürat, hiç bu kadar büyük olmamıştı. Bu koşullar altında, imgeler ücretsiz gibi görünüyor; fakat bir fiyatları var. Dünyanın en saygın modern ve çağdaş sanat fuarı Art Basel’in 2010’daki yankıları üzerine New York Times’a konuşan Amerikalı koleksiyoncu Donald Rubell, ironi yapmaksızın şöyle demişti: “Artık, insanlar, sanatın uluslararası bir para birimi olduğunun farkına varıyorlar.” (Böylece, Frank Gehry, Renzo Piano, Jacques Herzog ve Pierre de Meuron gibi yıldız mimarlar tarafından, dünyanın çeşitli şehirlerinde tasarlanan yeni müzeler, sanat dünyasının merkez bankaları olarak işlev görecektir.) 2008’den beri, dünya çapındaki mali fiyaskoların zemin hazırladığı ekonomik istikrarsızlık döneminde, insanlar sanatı uluslararası bir para birimi olarak görüyor. Sanat, mübadele edilebilir bir hedgedir. Sanatın değeri, –en azından Art Basel gibi dünya çapındaki fuarlarda, saygın müzayede evlerinde, birinci sınıf galerilerde satılan sanatın değeri– sınırları doların, avronun, yenin ve yuanın geçtiği denli kolayca geçebilmelidir. Tanım gereği, bir para birimi serbestçe hareket eder; ancak bunun bir bedeli vardır. Para birimi, değeri, kolay ve etkili bir biçimde –bilgisayarların yardımıyla neredeyse anında– aktarmak için icat edilmiş bir araçtır. […] Fakat sanat gibi bir para biriminin estetiğini nasıl tanımlayabiliriz?

İlk olarak, nesiller boyu sanat tarihi ve eleştirisi için temel teşkil eden mecra [medium] kavramından (onun ayna görüntüsü olan mecra-sonrası [post-medium] kavramıyla birlikte) kurtulmalıyız. Bu kategori, belirli nesnelere –zayıflatılmış, sessizleştirilmiş, dağıtılmış ya da “maddesizleştirilmiş” bile olsalar– ayrıcalık tanıyor. […] Mecra ve mecra-sonrası gibi kategoriler, böylesi silsilelerin ya da biçimin farklı hallerindeki “para birimlerinin” melezliğini tarif etmek için uygun analitik araçlar değildir. Bu noktada çöpten, ev ipoteklerine kadar, neredeyse her şeyin “parasallaştırıldığı” –diğer bir deyişle, soyutlanmış temsili biçimler halinde uluslararası bir pazarda mübadele edilebildiği– geç kapitalist uygulamalardan ders alabiliriz. Rubell’in tarif ettiği gibi sanat da evrensel bir para birimi şeklinde paraya çevrilmiştir. Bu durumun engin ticarileştirme sürecinde olumsuz etkileri olduğu gibi; imgeleri, gelişmiş bir iktidar biçimiyle yetkilendirme gibi, Guernica’da yer almıştır. Metnin özgün haline aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

http://www.guernicamag.com/art/art-flow/

[1] Özgün haliyle bu yazının da bir parçası olduğu, David Joselit’in After Art adlı kitabı 2013 yılında yayınlanmıştır.

Görsel: After Art (kapak) ve John Baldessari, Money, with Space Between, 1994

Daha fazla yazı yok
2024-05-08 21:16:08