A password will be e-mailed to you.

“Amacım Abramović’in çalışmalarının gücünü tamamıyla küçümsemek değil. Gittikçe akışkan hale gelen IRL-URL ortamında, sanatçılar, artistler ve her türlü kültür çalışanı için var olmanın ne anlama geldiğini yorumlamak.”

Çeviri: Ece Dericioğlu

Online ve offline bu kadar çok performans aslında enerji ile ilgili. Marina Abramović de bunu biliyor. Bu yüzden 2010’da MoMA’da sergilediği dayanıklılık temelli “The Artist is Present” performansının ardından gözlerden kayboldu ve Brezilya’da şamanlarla zaman geçirdi. Bu süre içerisinde enerji hakkında pek çok şey öğrendi. Geçen hafta, Hyperallergic yazarı Jillian Steinhauser’in “Jay Z Raps at Marina Abramović, or the Day Performance Art Died” yazısını okuduktan sonra, markasının sanatçının kendisinden daha görünür olması fikri hakkında düşünüyordum. Ve bunun Marina’nın “enerji” ve var olma çerçevesinde, düşünüş biçimini nasıl etkilediğini…

Bu soru, Facebook duvarımda pek çok tartışmayı ve bu blog yazısını doğurdu. Dünyayı değiştiren performans sanatı, enerjileri anlama ve insanları ağlatan şeyler hakkında söylediği her şeyle  “performans sanatının babaannesi” esasında markalaştı. Dileği, performans sanatını ana akım yapmak. Marina Abramović bir şöhret; sanatçının kendisi var olmasa da markası var.

Bu konuya girmeden önce, itiraf etmek istiyorum ki Abramović’in çalışmaları ve duruşundan her zaman etkilenmişimdir. Beş yıl kadar önce, Chicago’da bir restoranda onunla ve bir grup insanla birlikte öğle yemeği yedim. Marina Abrovamić bana mail adresinin bulunduğu bir kartvizit verdi. Hazır hissettiğimde ona yazmamı söyledi. Mesleğinde gelişmekte olan genç bir kadın sanat eleştirmeni olarak, buna bayıldım ve dedim ki “KESİNLİKLE İSTİYORUM!”. Kartviziti aldım. Abramović, enerjisini boşa harcamasın diye en doğru zamanı beklemeye koyuldum. Mail yoluyla olsun yüz yüze olsun Marina ile iletişim kurmak istedim. Performans sanatında yeni ufuklar açan bir figür olarak o da tabi ki bunu anladı.

Ve sonunda geçen hafta –kesinlikle ifşa etmeyeceğim– mail adresine yazdım. Abravomić ahalisinden bir yanıt aldım. Sanatçının kendisiyle iletişim kurma fikri beni çok heyecanlandırdı, Facebook’ta şu durum güncellemesini yapmaya karar verdim:

“Marina Abramović ahalisi bana cevap verdi. Başardım.”

60’tan fazla beğenme ve 10 yorumdan sonra, maillerime döndüm ve ofis müdürünü yanıtladım. Seksi bir İtalyan ismine sahip hırslı adam, Marina’nın şu anda orada olmadığını söyledi. Tipik bir Marina davranışı olarak “Nehir kenarında bir kulübede yemek yemeden, sadece su ile tamamıyla sosyal izolasyon içinde inzivadaydı.” Söylediği, özetle sanatçının 2014 Eylül’üne kadar hiçbir röportaj ve görüşme için uygun olmayacağıydı. Bir yıldan fazla zaman vardı. İnternet performansını ve Marina’nın “ahalisi” ile konuşmamızı devam ettirmek adına Facebook Köyü’mü güncellemem gerektiğini fark ettim:

 “Marina Abramović ahalisi bana onun, ‘nehir kenarında bir kulübede yemek yemeden sadece su ile tamamıyla sosyal izolasyon içinde inziva’da olduğunu belirtti. 2014 Eylül’e, Marina Abramović Enstitüsü açılana kadar kesinlikle müsait değilmiş. Marina’nın ofis direktörü daha fazla güncel bilgi için enstitünün Facebook sayfasını takip etmem gerektiğini söyledi. Sosyal ağa şükürler olsun. Onsuz sanatçı var olamayacaktı. Şimdi gerçekten başardım ve performans sanatı resmen öldü. Sevgiler Jillian Stanhauer.”

Bu güncellemeye çok daha az beğeni geldi. Bir gün önceki iki satırlık yazımdan bayağı uzundu. Ofis müdürüne Facebook’ta başka bir sayfa takip etmek istemediğimi söyledim, Marina ve ekibine iyi şanslar diledim. O da muhtemelen şaşırmış olarak hızlıca cevap verdi. Eğer enstitü ile yazışmak istiyorsam bunun en etkili yolunun Facebook olduğunu söyledi. Bu da beni, bir sanatçının kendisi yokken markasının var olması üzerine düşündürdü. Philadelphia kökenli sanatçı Asimina Chremos, Facebook’umda söze karıştı. Abramović markasının doğası ve şöhrete evrimi hakkında ipucu verdi:

“Sanatçıların çalışmalarını koruma ve devam ettirme, ilham alma, yeni kuşakları destekleme ve eğitme adına enstitü kurmalarında bir sakınca görmüyorum. Meredith Monk, Robert Raushenberg da bunu yapıyor. Abramović’te rahatsız edici olan kendisiyle olan ilişkisi. Sanıyorum bu ‘The Artist is Present’ın doğal bir sonucu. Başından beri varlığında ısrarcı. Cesur vücut performansları başta oldukça radikaldi ama şimdi geç-kapitalizm, Amerika ortamında ‘var olma’, şöhret denen katı ve pürüzsüz cepheyi alt üst etti. Abramović bu ilgi tsunamisini kraliyet sarayında kabarık eteklerin içinde bulan 18. yüzyıl köylü kızının naifliğiyle kucaklıyor.”

Feminist eğilimli gelenek dışı edebiyat dergisi Projecttile Lit’in ortak kurucusu ve editörü Anne Yoder, MoMA PS1’de, Abramović’in “bir yardım etkinliğiymişçesine” toplantılarının birçoğunu bu enstitü için sarf ettiğini söyledi. Ardından reklam asistanı seyircilere enstitüye nasıl katkıda bulunabileceklerini; Facebook, Twitter ve diğer pek çok web sitesi vasıtasıyla takip edebileceklerini belirtti.

Bir başka deyişle, sanatçı var olsa bile, bu daha çok onun markası ile ilgili hale geliyor ve onu Facebook’ta takip edebiliyorsun.  Marina, bir süre önce Hyperallergic’te yer verdiğimiz bir video ile öncelikle “Facebook Ahalisi”ne Marina Abramović Enstitüsünü anlattı. Abramović sanat dünyasından çok “Facebook Ahalisi”ne seslenmeyi tercih etti. Bu durumda, ünlü olarak sanatçı ve marka olarak sanatçı kültüne katıldı. Marina, “Performans sanatının ana akım olması adına tüm diğer sanatçılar için bu ortamı yaratmam lazım. Bu sadece seninle ilgili bir şey değil, diğerlerini de ilgilendiriyor” diyor.

Marina Abramović videoyu enstitü hakkında daha fazlasını Facebook’tan öğrenebileceklerini duyurarak sonlandırıyor.

“Sadece enstitü için oluşturulmuş yeni bir Facebook sayfamız var” diyor URL ekranda yanıp sönerken. “Lütfen gidin ve bir parçası olun. Sizi seviyorum!” Videonun sonunda, Facebook ahalisine öpücük yolluyor. Sana da Facebook sayfasına gidip bir sanatçı markasını deneyimlemek kalıyor.

Amacım Abramović’in çalışmalarının gücünü tamamıyla küçümsemek değil. Gittikçe akışkan hale gelen IRL-URL ortamında, sanatçılar, artistler ve her türlü kültür çalışanı için var olmanın ne anlama geldiğini yorumlamak. Bugün var olmayı devam ettirmek; sürekli değişen ve tuhaf bir meydan okuma, sanal-aracılı bir gerçek. Marina’nın marka olarak varlığının bir parçası, Şamanizm’e yeniçağın pratiklerine bağlı. Abramović’in enerjiler üzerinde çalışmaya bu şekilde ilgi duyması, batının modern psikanalitik yaklaşımından; ruhlara, enerjilere ya da örneğin mistisizme kayışına işaret ediyor. Bunlar hep markanın birer parçası.

“…Brezilyadayken iki şamanla tanıştım, onlarla birlikte beş gün inzivaya çekildim.” Marina, 2012’nin başlarında Interview Magazine’e böyle söylüyor ve ekliyor: “Oradaki üç gün beni psikanalizle dolu üç yıldan daha fazla düzene soktu.”

2010 Xiao performansı “The Artist is Kinda Present” var olmayı sürdürmenin zorluklarını anlatıyor. Sosyal medya ve her an mevcut mobil cihazların çağında sosyal ilişkilerin doğasına yorum getiriyor.  Xiao, katılımcıların mesajlar ve tweet’ler vasıtasıyla performansın bir parçası olmalarına izin verdi. Sanatçı, katılımcılar kâfi düzeyde ilgiye ulaşana ya da sıkılana kadar cevap verdi.

Bu deneyim, Abramović’in sivri “marka olarak sanatçı” tarzından farklı. “Facebook Ahalisi”ne ve medyaya seslenirken onlardan Facebook sayfasındaki düzenli güncellemelerini takip etmelerini istiyor. Sanatçı bir marka ve marka üzerinde kontrol sağlamak gerçek insani bir deneyimden daha kolay. “The Artist is Present” performansında Abramović, “kayıtsız şartsız aşk”ı tarif eder, yeniçağın dünya görüşünün tipik enerji değişimi türü olduğubir görüş. Abramović, Interview Magazine’e “Kayıtsız şartsız aşk hiç tanımadığın birine hissedilen karşı konulamaz ve tatmin edici güçlü bir duygudur.” diyor. “Bunu yapmak kolay değil. Gerçekten boş olabileceğim bir alan yaratmaya çalışıyordum. Aynı anda hem alıcı hem vericiyim.”

Umalım ki gelecek sefere Marina’nın markası başka bir rapçi ile atıştığında, bu kişi mevcut durumu koruyan değil; galip gelmeyi deneyen biri olsun. Belki de Marina sadece, Elle dergisine hakkında “şu sıralar en ilgi çekici aktör” dediği James Franco ile bir sonraki film projesine odaklanacaktır. Bu, ünlü markalaşması anlamına gelmiyorsa, lütfen IRL’de benden makas al, Facebook’ta beni dürt ya da beni garezimden arındır ki (Jay Z’nin şarkısına atıfta bulunuyor)[1] sanatçının kendisinden ziyade markasının var olduğunu bileyim.


[1] Çevirmenin notu

Çeviri: Ece Dericioğlu

Not: Bu metin, ilk olarak, 17 Temmuz 2013 tarihinde Hyperallergic’te yer almıştır. Metnin özgün haline buradan ulaşabilirsiniz


Görsel 1:  Hyperallergic üzerinden; Marina Abramović ve James Franco MoMA’da (ekran görüntüsü “James Franco on Display” Youtube videosundan alınmıştır.)

Görsel 2: Hyperallergic üzerinden; An Xiao, “The Artist Is Kinda Present” (2010) (görsel Flickr aracılığıyla Hrag tarafından)
 

Daha fazla yazı yok
2024-05-06 04:25:01