A password will be e-mailed to you.

Sarp Keskiner soruyor. Melis Danişmend yanıtlıyor. İki müzisyenin sohbetinin tadına hakikaten doyulmuyor. 

 

Melis’in blogundaki bir yazının ilk paragrafını alıntılayarak sohbete geçelim:

“Evvelsi gündü galiba. Bir yere gidiyordum. Nereye hatırlamıyorum. Ama bir arabadaydım, ön koltukta. Öğleden sonraydı. Yolun altımızdan nasıl kayıp gittiğine bakarken aklıma ansızın geldi: İnsan nasıl da affediyor…"

Sarp Keskiner: İlk albüm için seninle yaptığım röportajdaki ilk sorum “yavaşlamış” olduğuna dairdi; ikinci albüme kadar geçen sürede ne gibi dinamik değişiklikleri oldu ki, davul işin içine girdi?

Melis Danişmend: “Daha Az Renk”in çok sade bir albüm olmasını istiyordum ama ikinci albüm için planlarım başkaydı. Burak Gürpınar önce konserlerde eşlik etmeye başladı bize. Konserleri sert/sakin olmak üzere ikiye ayırmıştım. Sert konserlerde şarkıların bambaşka düzenlemelerini çalıyorduk. Sonra ikinci albümü hazırlamaya başladığımız zaman kafamda duyduğum davulları Burak’a ve ekibe anlattım. Klasik bir rock davulu yok albümde; hattâ bazı şarkılarda hâlâ hiç davul yok… Ama dengeli ve tam benim istediğim şekilde duyuyoruz davulu. Ayrıca ilk albümde yer almayan çello, keman, trombon gibi pek çok enstrüman yer alıyor “Biraz Gülmek İstiyordum”da. Daha fazla renk var yani…


Sarp Keskiner: Kapaktaki Melis, nereden gelip ne yöne yürüyor?

Melis Danişmend: Galiba zorlu bir yoldan geçmiş ama artık iyi bir yere doğru gidiyor.

 

Sarp Keskiner: Kartonetin içindeki fotoğrafa bakınca, oradaki Melis’in durdurduğu anı tarif eder misin?

Melis Danişmend: Aslında pek edemem ama o fotoğraf müziğe ve onu yapmamı sağlayan insanlara bir teşekkür gibi görünüyor.

 

Sarp Keskiner: Albümdeki tüm müzisyenlerin katkısı çok lezzetli ama Gülşah Erol’un çellosu ile Emre Ataker ve sen, yepyeni bir takım oluşturmuşsunuz gibi… Kapanış parçası “Işıklar Sönerken” bize böyle bir yeni albüm muştular mı sence?

Melis Danişmend: Aslına bakarsan bahsettiğin gibi bir albüm yapmayı çok istiyorum… Kuzey soğukluğuna sahip, dingin melodiler… Üçüncü albümde ne yöne doğru gideceğimi tabii ki zaman gösterecek ama neden olmasın? Bu arada “Işıklar Sönerken” benim piyanoda bestelediğim ilk şarkı. Kayıtta da Gülşah ile canlı olarak çaldım ve söyledim. O açıdan da özel bir yeri var benim için.

Sarp Keskiner: İlk albümde yer alan “Her Şey Normal”i dinlerken, ayrıca şunu düşünmüştüm: Sanki bizim jenerasyonumuz, hem o ölçüsüz, hesapsız; hem de herkesle incinmekten korkmadan paylaşılan sıradan günlük mutlulukları yaşayan son jenerasyon. Tam biz büyürken de bir “normal” olma halinin içine sıkışmışız gibi geliyor bana… Ki bu da çok engin bir yalnızlık yaratmıyor mu? 

Melis Danişmend: Bir süreliğine yaratıyor ama sonra anahtarla açmak üzere zorladığın bir kapının tık diye açılması misali, garip bir rahatlama hissi geliyor insana. Belki sadece bana öyle olmuştur bilmiyorum. Çok düşünüp çok hissedip çok yorulursan bir süre sonra bir cevap buluyorsun. Bu cevap ‘kabullenme’ de olabiliyor. “Her Şey Normal” bunu anlatır… Ama koyun gibi kabullenmek değil bu; “tamam anladım, bana uymasa da anladım,” gibi bir şey. 

 

Sarp Keskiner: Sürekli not aldığın bir sürü defterin olduğunu biliyorum. Söz, akla ilk nasıl düşüyor ve nasıl melodileniyor söz?

Melis Danişmend: Bir anda, içimden son sürat çıkmak isteyen bir sürü kelime oluyor… En kolay böyle tarif edebileceğim galiba. İlk albümdeki “Köprünün Tam Üstünde” şarkısındaki ‘İçim dolup taşıyor / Anlatacak sözler yok’ öyle bir anı anlatır meselâ. Anında kaleme sarılmak istiyorum. Bunun ilk nedeni, rahatlamak için. ‘Bir söz yazmış olmak’ adeta ikinci planda oluyor o sırada. Sonra devamını getiriyorum. Bazen melodisiyle beraber geliyor, bazen melodisi nazlanıyor ve sonraki günlerde, aylarda teşrif ediyor. Garip bir an. Büyülü de aynı zamanda.

(Link: http://www.youtube.com/watch?v=-zhCxhAzJkE)

Sarp Keskiner: Peki, neler eşlikçidir yazış anına?

Melis Danişmend: Elbette müzik. Beni hayatta en çok tetikleyen şey müziktir. Ya da sestir. Tanıştığım insanların isimlerini unuttuğum çok olur ama seslerini asla.


Sarp Keskiner: Sana şarkı yazarken esin veren vazgeçemediğin isimler kimler?

Melis Danişmend: Şarkı yazarken kendimi fazlasıyla kapatmış oluyorum. Aklıma o an sevdiğim bir müzisyen ya da grup gelmiyor. Elbette yıllar içinde kafamda biriktirdiğim müzikler beni yönlendiriyordur ama şarkı yazma esnasında onlara “müsaadenizle” deyip, kendi başıma kalıyorum.

 

Sarp Keskiner: Kimleri dinliyorsun bugünlerde?

Melis Danişmend: Tahmin edebileceğin gibi çok fazla şeyi bir arada dinliyorum. Sosyal medyanın bir de böyle bir getirisi var. Her an yeni bir grup, şarkı, klip çıkıyor önüne. Bazen “tüm bu müziklere nasıl yetişeceğim”, diye düşünüyorum. Bir de giderek daha az grup heyecan vermeye başlıyor sana… Ama yine de hayatta beni en çok müzik mutlu ediyor. Bunu bilmek de güzel bir şey. Bir festivale gitmek, benim en büyük yaz tatili hediyem meselâ. Etrafımda kendisini neyin mutlu ettiğini bulamamış onlarca insan var hâlâ. Ben bunu erken yaşta keşfettiğim için şükrediyorum.

http://melisdanismend.blogspot.com/

* Bu röportajda yer alan bir kısım daha önce www.egoistokur.com’da Sarp Keskiner imzası ile yayınlanmıştır.

Daha fazla yazı yok
2024-05-09 03:54:20