A password will be e-mailed to you.

 

Beril Anılanmert, İşsanat’ta 1980’lerden günümüze tüm üretimini kapsayan sergisine asla “retrospektif” demiyor. “Seyir Defteri” diyor. Çünkü Anılanmert için retrospektif sergide bir son bir son nokta var. Oysa Seyir Defteri hala yazılıyor. 1968 yılında asistan olarak girdiği Akademi’de eğitmenliğini sürdüren Anılanmert ile seramik sanatının dününü bugünün onun seyir defterindeki seyrini konuştuk.

 

“Arts and Crafts Movement’ın etkisi uzun sürdü ve kısıtlayıcı oldu”

Çağdaş seramik sanatının ilk yıllarındaki heves ve büyük bir coşku yerini daha bilinçli, araştırmacı bir tavır ile yeni anlatım biçimlerine bırakmıştır. Avrupa seramik sanatına çok uzun bir süre damgasını vurmuş olan Sanat ve El Sanatları Hareketi, Arts and Crafts Movement’ın en önemli temsilcisi Hamada- Leach ikilisinin kavramları, Türk seramik sanatını 1970’lerin sonlarına kadar etkisi altına almıştır. Sanatçılar bir anlamda özgür olamamıştır. Daha sonraları bu etkilerden sıyrılarak kavramsal sanat alanında özgün yapıtlar koymaya seramiğin çağdaş sanatın içinde nasıl yer alacağını düşünmeye başlamışlardır.

“Seramik yaparken hep özgür olmak istedim.”

Benim de 1980’lerden itibaren kendimi daha özgür ifade ettiğim, etmeye çalıştığım söylenebilir. Her dönemimde her seferinde seramik aracılığıyla ama ona çizilen sınırları aşarak üretmeye gayret ettim. 1980’li yıllarda İlgi Adalan, Zehra Çobanlı, Şeyma Reisoğlu, Lerzan Özer, Efsun Ergüver gibi nice isme rastlıyoruz. Bu yıllarda yapılarda yeni malzemelerin yer alması ile seramik uygulamaların azaldığı sanatçıların daha kavramsal anlatımlara yöneldiklerini izliyoruz.

 

“Seramik sanatında İsmail Hakkı Oygar, Hakkı İzet ve Vedat Ar’ın özgün anlatımlarının etkisi çok büyüktür”

1930 yılından itibaren çağdaş seramik sanatının öncüsü diyebileceğim İsmail Hakkı Oygar, Hakkı İzzet ve Vedat Ar’ı saymalıyım. Oygar’ın işlerinde yüzey değerlendirmelerinin ağır bastığını, Hakkı İzet’te Bauhus etkisini gördük. Vedat Ar’da ise Art Deco’yu… Onlar tarafından başlatılan çağdaş seramik sanatına duyarlılık, onun getirdiği Batılı anlayışı, Füreya Koral ve Sadi Diren’in de çeşitli katkılarıyla toplumda bu sanata ilgiyi arttırmış, sanatın gelişim süreci içinde dönüm noktasını oluşturmuşlardır.  1970’li yıllarda seramik sanatında daha olgun eserlerin olduğunu görmekteyiz. Melike Kurtiç Abasıyanık, Tülin Ayta, Candeğer Furtun, Alev Ebüzziya… Duvar panolarıyla Jale Yılmabaşar, Erdinç Bakla, teknik araştırmalarıyla Güngör Güner… Bu süre içinde seramik sanatında büyük bir canlanma ve toplumsal ilgi meydana gelir.

“Seramik sanatı süreci uzun olan bir disiplindir”

1968 yılında asistan olarak girdiğim akademide eğitim hayatım seramik üretimimle paralel devam etti. Eğitimin olduğu kadar seramik sanatçı adaylarının da karşılaşacağı büyük zorluklar var. Mezun olduktan sonra bu işi hemen devam ettirmesi herkese göre mümkün değildir. Burada atölye zorunluluğu söz konusu… Ve bir seramik atölyesi açmak da ucuz bir konu değildir. Malzemelerle birlikte atölyeyi düşünürsek karşımıza çok da ucuz olmayan bir zorunluluk çıkmış olur. Hatta bir seramik atölyesinin orta ölçekli bir heykel atölyesinden daha pahalı olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla okuldan mezun olur olmaz böyle bir yatırıma girilmesi biraz zordur. Bu zorluk, sanatçıların mesleğini bıraktıran bir olgudur aynı zamanda. Bunun yanında bu zamanlarda gençler hemen “tanınma” ve “ünlü olma” hevesi içinde. Ve buna karşın seramik, bunu hemen karşılayan bir sanat dalı değil. Seramik meşakkatli bir iştir. Hem maddi olarak sizden çok şey istiyor hem arkasından emek istiyor. Bugün, tüketim toplumunun, bugün yapıp ertesi gün şöhret olma istemine bu malzeme uygun değil. Seramik sanatı süreci uzun olan bir disiplindir. Bu sürece uzun soluklu insanlar girer ve bu konuda tutarlı işler çıkartabilir.

 

“Hiçbir zaman için benim işlerini yaptığım temalar bitmiyor.”

Seyir defterinde hemen hemen ele aldığım tüm temalar var. Zaman içinde tekrar ettiğim temalar dahil. Tanrıçalar gibi… Kurban gibi…  Hiçbir zaman için benim işlerini yaptığım temalar bitmiyor. “Kutsal kurban” teması gibi. İnsanların en ilkel inançtan tek tanrılı dine kadar her türlü inancında var olan bir kavram. Çünkü insanoğlunun belli bir talebi var. O talebin karşılanması için bir başka şeyin verilmesi durumu var. Her şeyin bir kurban edilmesi söz konusudur. Dolayısıyla bu konuya soyut olarak da yaklaşabilirsiniz, gerçekçi ve günümüzde yaşanılanlarla da bu temaya yaklaşabilirsiniz. Onun için geniş ve her türlü konuyu içinde hapsedebilen bir konu.

Kod5205 serisine ait işlerimde insan ve hayvan figürleri kullandım. Bunlar doğrudan göndermeler yapan nesneler olabilir. Ama bu sefer daha soyut bir anlatımı tercih ettim.

Buluntu hazır malzeme kullanımı sanatçının kendisini hür bir şekilde ifade edebilmesine olanak tanır. Burada hedef en iyi ifade şeklidir. İfademi ne tamamlıyorsa onu kullanmayı tercih ediyorum. Onlar da düşünceme çok güzel uyum sağlıyor. Zenginleştiriyor. Başka bir yere taşıyor ve boyut kazandırıyor. Bir çay bardağı ya da araba jantı gibi…

“Funk sanatçıları seramiğin teknolojisi ile ilgili değillerdi; tamamen ifade aracı olarak kullanmışlardı”

Seramik çok geniş bir alan aslında, bu malzeme ile hem iki boyut çalışırsınız hem üç boyut çalışırsınız; renkçi olabilirsiniz veya tamamen rengi reddedebilirsiniz. Dediğiniz gibi bazı seramiklerimde resim yapma hakkına bu yüzden sahibim. Ve seramiği ben burada bir palet gibi kullanırım. Karolarda veya diğer iki boyutlu çalışmalarıma o şekilde yaklaşıyorum. Biçim olarak derseniz evet heykele yaklaşan çalışmalarım da vardır. Ve bu ikisini seramik barındırabiliyor da. Aslında burada önemli olan teknolojinin ön plana çıkmamasıdır. Özünü ikinci plana atmaması gerekiyor. Çok geniş bir alanı var ama seramiğin en büyük sorunu plastik sanatlar alanında hala bir ön yargının taşınıyor olmasıdır. Bu ülkemizde moderniteden gelen bir önyargıdır. Örneğin Amerika’da Kaliforniya merkezli Funk hareketi sosyal içerikli eleştirel düşüncelerini ciddi, vurucu ve kaba olarak ifadesini seramik sanatı ile gerçekleştirmiştir. Funk sanatçıları seramiğin teknolojisi ile ilgili değillerdi; tamamen ifade aracı olarak kullanmışlardı ve bu seramikte çok yerini bulmuştur. Dikkat çekmek istediğim nokta, ülkemizde seramik sanatının yenilikçi ve kendini aşan yapısının göz ardı edilişi olmasıdır.”

 

Daha fazla yazı yok
2024-05-06 06:32:58