A password will be e-mailed to you.

Dünyayı esir alan bir pandeminin ortasında kendimize ve gezegenimize dair daha çok soru sormaya başladık. Bu sorulardan biri, Beyza Boynudelik’in Summart‘taki Bora Koleksiyonu’nda yer alan “Hatırlayabilecek misin” adlı resminde karşımıza çıkıyor.

Beyza Boynudelik bir röportajında şöyle diyor: “Ben işlerimde tatlı tatlı distopyayı anlatıyorum. Bu distopya geleceğe ait dursa da bugün yaşanan bir distopya. ” Bize “tatlı tatlı” anlatılanların yüzümüze bir tokat gibi indiği bugünlerde, her birimiz Boynudelik’in resimlerinde gördüğümüz astronot kıyafeti giymiş, keşifçi görünümlü figürler haline geliyoruz.

Yaşadığımız gerçeklikte, resme yeniden baktığımızda aynaya baktığımızı hissederiz. Tanımlamaya çalıştığımız yeni dünyada izole ettiğimiz bedenlerimiz bir astronottan farksız ve kucağımızda tuttuğumuz yeni dostumuz, bakışlarını bize yöneltiyor. Yaban hiç olmadığı kadar değerli.

Yeni dünyaya henüz inmekte olan paraşütlü kırmızı figürler, uyarıcı: “Buraya yeni geldik.” Ekranlardan birbirine bakabilen, bildirimlerle hayata karışan yeni insan modeliyiz. Buna karşın biz izole oldukça doğa tüm coşkusuyla önümüze seriliyor.

Bir distopyadan başka bir distopyaya

Beyza Boynudelik’in resmi aracılığıyla sorduğu, bizim de bugünlerde düşündüğümüz sorular aklıma, ünlü “Damızlık Kızın Öyküsü” kitabının da yazarı Margaret Atwood’un “Antilop ve Flurya” adlı kitabını getiriyor.

Bu arada, Margaret Atwood ile Beyza Boynudelik arasında bir bağ kurmadan geçemeyeceğim. Beyza Boynudelik, özellikle gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden etkilenen bir sanatçı olduğunu belirtiyor. Bu noktada, Atwood’un spekülatif kurgu dediği gerçekleşebilir distopyaları akla geliyor.

Antilop ve Flurya” dan aklıma gelen kısımdan bahsetmeden önce, günümüzle oldukça bağlantılı olduğunu düşündüğüm için kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum. Kitap, biyoteknolojik gelişmelerin dünyayı ikiye böldüğü bir evrende geçiyor. Bir tarafta “Avam Diyarı” denilen normal insanların yaşadığı bölge, bir tarafta da üretilen biyoteknolojinin sağlayıcıları olarak dünyayı ele geçiren şirketler için çalışan bilim insanlarının yaşadığı siteler var. Kısaca, bu biyoteknoloji şirketlerinin önemli çalışanlarından biri olan Flurya, eski insan modelini yok ederek daha üst bir model yaratma idealini gerçekleştiriyor ve bir hap aracılığıyla dünyaya yaydığı virüs sonucu bildiğimiz insanlık yok oluyor. Biz de kitap boyunca dünyada kalan son insan olan, en yakın arkadaşı Kar Adamı’nın zihnini okuyoruz.

Gelelim aklıma gelen kısma, Kar Adamı’nın hatıralarını okuduğumuz bölümlerden birinde, kahramanımız ebeveynlerinin eskiye dair yakınmalarını hatırlıyor.

“…Eskiden arabayla istediğin yere gidebilirdin hatırlıyor musun? Eskiden herkes Avam Diyarı’nda yaşardı, hatırlıyor musun? Eskiden dünyanın her yerine uçakla, hiç korkmadan gidebilirdin…Hatırlıyor musun?…”

Bugün bize hiç uzak olmayan söylemler değil mi?

Beyza Boynudelik , yabanda astronot kıyafeti giymiş elinde yeni dostunu kucaklayan figürüyle, arkada bu dünyaya yeni geldiğini hissettiğimiz kırmızı renk ile vurgulanan paraşütlü diğer iki figürle bize adeta böyle bir dünyanın ihtimallerini göstermek istiyor ve soruyor gibi: “Hatırlayabilecek misin”

Bugün, ihtimalleri düşünmek için belirsiz geleceğimize Beyza Boynudelik’in resmi aracılığıyla bir kez daha bakmaya ve geçmişin hatıralarını yüklenip tekrar düşünmek için bir vesileyi daha kucaklamaya hepimizin ihtiyacı var gibi duruyor.

 

İLGİLİ HABERLER

Kusursuz bir nesne olarak “sanat”

Damızlık Kızın Öyküsü Trump Çağında Ne Anlam Taşır? / Margaret Atwood

Daha fazla yazı yok
2024-05-06 17:27:19