A password will be e-mailed to you.

Animasyon sineması, 20. yüzyılın başında ilk örneklerini vererek hızla gelişmeye başladığında, bunun en önemli nedeni olarak dönemin çizerlerinin günlük gazete ve dergilerde seriler yayınlıyor oluşu gösterildi. Tıpkı, sinemanın ilk sanatçılarının tiyatrolardan ve panayır gösterilerinden geliyor oluşu gibi, animasyon çizerleri de dönemin popüler mekanik üretim biçimlerine yatkınlardı ve arz talep ilişkisini başarıyla sürdürebildiler. Halihazırda dergi ve gazetelerdeki çizgi serilerin milyonlarca takipçisi, animasyon filmlerinin de seyirci kitlesi haline geldi ve her yaş grubuna uygun yapımlar hızla arttı. 70’ler Fransa’sında kurulan Le Metal Hurlant isimli konsept çizgi roman dergisinin evrilerek Heavy Metal filmine dönüşmesi de benzer şekilde gerçekleşiyor.

Yayın hayatını 1977’de Amerika’ya taşıyarak adını Heavy Metal olarak değiştiren derginin popüleritesi hızla artmaya başlar. Animasyon filmi ise çok değil, dört sene sonra ortaya çıkar ve dergi kadar ünlenmese de bir kült olmayı başarır. Filmin yönetmeni Gerald Potterton, derginin popüler çağrışımlarını kısa hikayeler üstünden sunarak kitlelerinin alışık olduğu okuma şeklini bozmamaya özen göstermiş. Dergideki beş hikayenin bütünlüğü sağlayan altıncısıyla köprülenmesi ile oluşturulmuş filmde hikayelerin orijinalleri korunurken Heavy Metal ruhu da canlı tutulmuş böylece. Yetişkinlere yönelik temalarıyla metal müzik kültürü üstüne yapılanan film; mistisizm, şiddet, erotizm ve bilim kurgunun birleşiminden oluşuyor. Ve elbette oldukça hoyrat.

1982 Genie’de Altın Makara, En Başarılı Ses ve En Iyi Ses Kurgusu ödülleri alan filmin müzikleri metal müzik sevenler için enfes bir seçki. Black Sabbath, Blue Oyster Cult, Cheap Trick, Devo, Donald Fagen, Don Felder, Grand Funk Railroad, Sammy Hager, Journey, Nazareth ve Stevie Nicks ile canlanan hikayeler, karakerleri karanlık ve tekinsiz, seyri ise absürt ve çarpıcı kılıyor.

KONUSU

Üstü açık Mercedesini atmosfere sokan astronot, filme sert bir giriş yaparak gazı kökler ve evine iner. Kızına özel bir hediye getirmiştir. Paketin açılmasıyla ortaya çıkan yeşil küre gücünü kullanır ve o an babayı katleder. Kızla baş başa kalan küre böylece konuşmaya başlar. Kendini kötülük yayan bir tanrı olarak tanıtan Loc Nar isimli küre, evrenin her yerine gidebilen ve gittiği yerlerde olayların akışına müdahale eden bilinçli bir enerjidir. Kürenin karşısında dehşete kapılan kız istese de kaçamaz ve kürenin ona izlettiklerine seyirci kalır. Kızla birlikte izlediğimiz hikayeler Loc Nar’ın nelere sebebiyet verdiğinin derlemesidir. Böylece beş ayrı Heavy Metal öyküsünün Loc Nar çevresinde düzenlenen versiyonlarını birbirinden sıkı şarkılar eşliğinde izler ve kız ile Loc Nar’ın iletişiminden bütünleyici bir altıncı öyküyle film tamamlanır.

Heavy Metal’in ete kemiğe bürünmüş hali

Enteresan bir nokta, Loc Nar’ın kötülük adına temel anlamlarla döşenmiş olmasına rağmen esasında neyi temsil ettiğinin bulanık bırakılmış olması. Zira söz konusu hikayelerde kahramanların seçim ve yatkınlıklarına göre açığa çıkan olaylar Loc Nar’ın spesifik olarak kötülük gerçekleştirmediğini, daha çok insanın içindeki açgözlülük, sahtekarlık, hırs ve öfke gibi doğal yok edici yatkınlıkları tetiklediğini ve beslediğini göstermektedir. Loc Nar, birbirinden bağımsız yazılmış hikayelerin ortak evrende buluşmasına yol açan bir unsur olarak konumlanıyorsa, onu hangi yatkınlıkla tanımlayacağımız filme bakışımızı değiştirecektir. Tıpkı Loc Nar ile etkileşime geçen hikaye kahramanları gibi.

Kanada yapımı olan filmin oldschool görüntüleri alternatif mizah anlayışıyla birleşince Heavy Metal kültürü ete kemiğe bürünmüş gibi geliyor. Ve tabii ki 80’ler… Fragmana göz atınız ve keyifli yolculuklar geçiriniz.

 

İLGİLİ HABERLER

HAFTANIN ANİMASYONU: GHOST IN THE SHELL – INNOCENCE

HAFTANIN ANİMASYONU : MOANA

Daha fazla yazı yok
2024-05-09 00:39:53